Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5858
Karar No: 2019/11379
Karar Tarihi: 16.12.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/5858 Esas 2019/11379 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2019/5858 E.  ,  2019/11379 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2014/223 Esas, 2017/311 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekili ve davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde TOKİ projesi kapsamında yer alan İstanbul Kayabaşı C-41 blok 2. kat 11 numaralı daire üzerinde mal rejiminin tasfiyesini talep etmiş, 09.12.2016 tarihinde talebini 91.784 TL olarak açıklamıştır.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 91.784 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvuruları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince ayrı ayrı esastan reddedilmiş, hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı istemine ilişkindir.
    Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 Sayılı TMK mad.227). Denkleştirme (TMK mad.230) hariç, tasfiyeye konu mal varlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK mad.227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK mad.227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.
    Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
    Değer artış payı ve artık değere katılma alacağı miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
    Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
    Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse, konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
    Tasfiyeye konu taşınmazın bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK"nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
    Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
    Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
    Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
    Somut olaya gelince; eşler, 14.11.2007 tarihinde evlenmiş, 11.05.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK mad. 202). Tasfiyeye konu 11 numaralı daire, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 19.10.2009 tarihinde, davalının TOKİ ile imzaladığı, gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi sonucunda edinilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).
    Mahkemece, davaya konu taşınmazın güncel değerinden pasiflerinin çıkarılması neticesinde belirlenen değerin artık değer, bunun yarısının davacının katılma alacağı olduğu, davacının ziynet eşyalarının da taşınmazın alımında ödenen 30.000 TL peşinat için kullanıldığı, fakat davacının ziynet eşyalarıyla ilgili ayrı dava açtığı, bu nedenle 91.784 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de, tarafların istinaf başvurusu aynı gerekçelerle esastan reddedilmiş ise de, verilen karara katılmak mümkün değildir. Davaya konu taşınmazın, 19.10.2009 tarihinde TOKİ ile yapılan sözleşme sonucunda, 127.947 TL bedel ile davalı tarafından edinildiği, bunun 30.000 TL’sinin peşinat olarak ödendiği, kalan kısmının taksitlendirildiği, taksitlerin ödenmesine taşınmazın teslimi ile başlanacağının kararlaştırıldığı, 20.07.2011 tarihinde taksitlerin ödenmesine başlanıldığı, buna göre taksitlendirilen bölümün, 10 taksit miktarı olan 8.642.72 TL’sinin evlilik içinde ödendiği, toplam geri ödeme miktarının 102.080.36 TL olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, mahkemece davacının ziynetlerinin, taşınmazın ediniminde peşinatın ödenmesinde kullanıldığının kabulü doğru ise de, davacı tarafından ziynet alacağına ilişkin Küçükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2014/26 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşıldığına göre, davacının ziynetlerle katkısı sebebiyle yukarıda belirtilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda hesaplanacak değer artış payı alacağı miktarı, davalı lehine denkleştirme yapılması gereken miktar olup, bu miktar taşınmazın karar tarihine en yakın güncel değerinden çıkarılarak, ortaya çıkan miktarın katılma alacağı hesabında dikkate alınması ve Mahkemece, yukarıda belirtilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda, evlilik birliği içinde ödenen taksitlerin, taşınmazın edinme değeri içindeki oranı belirlendikten sonra, bu oranın, az yukarıda belirtildiği şekilde davalı lehine yapılan denkleştirme sonrası ortaya çıkan, taşınmazın karar tarihine en yakın güncel değeriyle çarpılması neticesinde bulunan artık değerin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde boşanma dava tarihi sonrasına sarkan taksit ödemelerinin, doğrudan taşınmazın güncel değerinden çıkarılması suretiyle bulunan değerin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmesi ve davacının ziynetleriyle taşınmazın edinimine katkı iddiası olmasına ve dosya kapsamında bu husus ispatlanmış ise de, davacının ziynet alacağına ilişkin ayrı bir dava açmış olması karşısında, davacının ziynetleriyle yaptığı katkı nedeniyle oluşan değer artış payı alacağının, katılma alacağı hesabında davalı lehine denkleştirme olarak dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK"nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 16.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi