8. Hukuk Dairesi 2016/9853 E. , 2019/11380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı 1052 parsel üzerindeki, 2 katlı betonarme yapı, tek katlı depo, tek katlı ahır ve samanlık ve tek katlı meskenin davacı tarafından yapıldığını açıklayarak, bu yapıların davacıya ait olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile Tekirdağ İli Malkara İlçesi 1052 parsel üzerinde bulunan, 30.05.2014 havale tarihli raporda B, D ve E harfiyle gösterilen yapıların ve ayrıca 1053 parsel üzerinde yer alan A ve C harfiyle gösterilen yapıların, davacı ... tarafından yapıldığının tespitine, mülkiyetin aidiyeti talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir.
Ayrıca, az yukarıda açıklanan esaslar dikkate alınarak yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK"nin 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin sözkonusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.
Bundan ayrı; HMK"nin 26. (HUMK mad. 74) maddesi, “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince, hükme esas alınan 30.05.2014 tarihli fen bilirkişi raporuna göre, A harfiyle gösterilen tek katlı ahırın 40,30 m2’sinin dava dışı 1053 parselde, ahırın B harfiyle gösterilen 53,66 m2’lik kısmının dava konusu 1052 parsel içinde kaldığı, C harfiyle gösterilen 2 katlı binanın 34,77 m2’lik kısmının 1053 parselde, binanın D harfiyle gösterilen 43.42 m2’lik kısmının dava konusu 1052 parsel içinde kaldığı, E harfiyle gösterilen 31,86 m2’lik sarkıtmanın dava konusu 1052 parsel içinde kaldığı, F harfiyle gösterilen 23,24 m2’lik tek katlı yığma yapının ise 1053 parsel içinde kaldığının belirtildiği, dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre, 1052 parselin davalıların murisi ile davacı adına 1/2 hisseli olarak, 1053 parselin ise, tam hisse olarak davacı adına tescilli olduğu, davacının 1052 parseldeki yapılar yönünden muhdesatın tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece taleple bağlılık kuralı gereğince sadece yapıların 1052 parsel içinde kalan bölümü yönünden hüküm kurulması gerekirken, dava dışı 1053 parsel içinde kalan bölümler yönünden de, davacının bu parselin tam maliki olması sebebiyle muhdesat tespiti isteği yönünden hukuki yararı olmadığı hususu da gözden kaçırılarak, hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ayrıca, 1052 parseldeki B, D, E harfiyle gösterilen bölümler yönünden muhdesatın tespitine karar verilmesi doğru ise de, davacının 1052 parsel üzerinde 1/2 pay sahibi olduğu dikkate alınarak belirlenecek dava değeri üzerinden, yukarıdaki Daire ilke ve uygulamaları doğrultusunda harç tahsiline ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bahsedilen ilkeler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.