
Esas No: 2020/4426
Karar No: 2020/2293
Karar Tarihi: 25.11.2020
Tefecilik yapma - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/4426 Esas 2020/2293 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : Mahkumiyet
Sanıkların tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davalarında, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A)Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır.
Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen ihbar edenin katılma hakkı olmadığı ve bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından katılan ...’nun temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
B)Sanıklar ... ve ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar Yaşar ve Ali müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Sanıkların suça konu eylemleri birden fazla kişiye karşı, değişik tarihlerde zincirleme şekilde gerçekleştirdiği kabul edilmesine rağmen sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanıklar müdafiinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Suçtan doğrudan mağduru olmayan ...’nun katılma hakkı olmadığı ve bu itibarla katılma kararının hükümsüz kalacağı gözetilmeden lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hükmün fıkrasındaki "Katılan ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.320,00 TL maktu ücreti vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılana verilmesine" dair ibarelerin hükümden çıkarılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.