Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8579
Karar No: 2022/2722
Karar Tarihi: 16.02.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/8579 Esas 2022/2722 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/8579 E.  ,  2022/2722 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulüne dair karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 16/09/2018 tarih 2018/İHK-7532 sayılı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, 01/03/2015 tarihinde davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, müvekkillinin yolcusu ve maliki olduğu araca çarpması ile meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin yaralanıp maluliyetinin oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik ve 1.100,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 5.100,00 TL tazminatın tahsilini talep etmiş; 08/06/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 53.749,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından başvurunun kısmen kabulü ile 52.649,00 TL sürekli iş göremezliğe ilişkin tazminat tutarının 07/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvuru sahibine verilmesine, 1.100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatına yönelik talebin ise dosyada delil bulunmadığından reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince, davalının itirazının reddine karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerekçeye, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından; başvuruya konu çift taraflı trafik kazasında, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın aynı zamanda maliki olduğu, kaza tespit tutanağında ve Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/424 Esas ve 2016/235 Karar sayılı kesinleşen dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu (ATK) Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 22/02/2016 tarihli raporuna göre davacının işleteni olduğu aracın sürücüsünün tali kusurlu, davalının sigortacısı olduğu aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, hükme esas alınan 04/06/2018 tarihli hesap raporunda ise davalı ... şirketinin %100 kusurunun kabulü ile hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
    İtiraz Hakem Heyetince, kaza tespit tutanağı ve kesinleşen ceza dosyasındaki ATK raporuna göre davacı tarafın da başvuru konusu kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu kabul edilerek davalı ... şirketinin kusur oranına göre belirlenen miktardan sorumlu olacağı ilkesi değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
    3-Sürekli işgücü kaybı tazminatının belirlenmesinde, davacının son gelir durumu ile birlikte muhtemel yaşam süresinin ve bu sürenin ne kadarında aktif çalışma hayatının devam edeceği, ne kadarında pasif dönemde bulunacağının tespiti önem arz etmektedir. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; sürekli işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Özel yasaları gereği çalışma süreleri ayrık olarak düzenlenenler dışında kalan kişiler yönünden, aktif- pasif devre ayrımı anılan şekilde yapılmakla birlikte; asker, polis gibi özel yasaları ile çalışma süreleri farklı belirlenen kişiler için sürelerin bu yasalardaki düzenlemelere göre belirlenmesi gerekmektedir.
    Somut olayda; davacı, kaza tarihinde 28 yaşında olup astsubay olarak görev yaparken maruz kaldığı kazadaki yaralanması sonucu işgücü kaybına uğramıştır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükme esas alınan 04/06/2018 tarihli aktüer raporunda, davacının 60 yaşına kadar çalışacağı ve aktif devresinin devam edeceği; 60 yaşı ile muhtemel bakiye ömür süresi sonu arasındaki dönem için de pasif devrede olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Oysa yukarıda açıklandığı üzere, kendi özel yasaları gereği daha erken emekli olma (aktif devresi sona erme) imkânı bulunan meslek gruplarından birinde yer alan davacı için, herhangi bir araştırma yapılmadan 60 yaş sonunun aktif devre sonu olarak kabulü mümkün değildir.
    Açıklanan nedenlerle; astsubay olan ve 60 yaşından önce emekli olma ihtimali bulunan davacının çalıştığı kuruma ve SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne yazı yazılarak, davacının yaşı ile mesleki kıdemine göre muhtemel emeklilik yaşının kaç olduğunun sorulması; yazı cevabının gelmesinden sonra, bildirilen muhtemel emeklilik yaşı da dikkate alınarak, bildirilen yaşa kadar aktif devre ve bu yaş ile muhtemel ömür sonu arası süre için AGİ dâhil edilmemiş asgari ücret üzerinden pasif devre hesabının yapılması için ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    4- Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
    Somut olayda, davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve Hakem Heyetince hükme esas alınan Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 27/10/2017 tarihli raporun hangi mevzuat hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılamamaktadır. 01/03/2015 kaza tarihi itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir.
    İtiraz Hakem Heyetince; davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden olay tarihinde yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun rapor alınarak çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    5-Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince kendini vekille temsil ettiren davacı yararına tam ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmiş, İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
    5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30.maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik'in 16. maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde (AAÜT) yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
    Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17.maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir.
    İtiraz Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3), (4) ve (5) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi