10. Hukuk Dairesi 2015/2752 E. , 2016/12264 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davaya konu olayda, davacıya, ölen babasının sigortalılığından 15.11.1998 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmış ve 26.07.2008 tarihine kadar ödeme yapılmıştır. 01.01.1985-10.09.2003 ve 15.04.2005-19.10.2006 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalılık süreleri gözetilerek, davacıya kendi çalışmalarından dolayı 01.01.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığının belirlenmesi üzerine, Kurumca, ölüm aylıkları başlangıçtan itibaren iptal edilerek yersiz ödemelerin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali amacı ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 68/I/C-a maddesi aylık bağlanma koşulları yönünden “sosyal sigortaya, .... tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına” aylık bağlanması olanağı öngörürken ve aynı maddenin (VI) numaralı bendi, kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak “çalışma ve evlenme” halini kabul etmekteyken; 4958 sayılı Yasanın 06.08.2003 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 35. maddesiyle, söz konusu (VI) numaralı bende “buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi eklenerek böylelikle “...Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama” olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiştir.
506 sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih, 5386 sayılı Yasanın 2.maddesiyle eklenen Geçici 91. madde ise “6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya,... tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.” Hükmünü getirmiştir. Bu düzenleme ile 506
sayılı Yasanın 68/VI maddesinin 4958 sayılı Yasa ile değiştirilen haline göre farklı düzenleme getirerek “kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları” halini aylık kesme nedeni olarak öngörmüş; Geçici 91 maddenin altı ve yedinci fıkrasında ise; “Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 6.8.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılır.” Kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında davacının çalıştığı ve kendi çalışmalarından dolayı aylık aldığı 15.11.1998-10.09.2003, 15.04.2005-19.10.2006 ve 01.01.2008-26.07.2008 tarihleri arısında ölüm aylığına hak kazanamayacağı ve bu dönemde ödenen ölüm aylıklarının yersiz olduğu belirgindir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./44.mad) yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın "Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili"ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir
Hal böyle olunca, davalının ölüm aylığı tahsis talebinde, 1479 sayılı Yasaya tabi çalışmalarını bildirip bildirmediği irdelenerek, sonucuna göre, yukarıda açıklanan yasal düzenleme çerçevesinde Kurumun istirdada hakkı olduğu tutar tespit edilerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Mahkemece, davalıdan tahsiline karar verilen aylıkların miktarının, davalı tarafından herhangi bir yargılamaya gerek olmaksızın bilinebilecek nitelikte ve likit olması karşısında; davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle, yersiz tahsil edilen aylıklar üzerinden, Kurum lehine İcra İflas Kanununun 67. maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.