18. Ceza Dairesi 2016/652 E. , 2016/10475 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İmar kirliliğine neden olmak ve mühür bozma suçlarından sanık ..."ın. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 184/1, 43, 203/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 12 ay 15 gün hapis ve 3.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Kaş Asliye Ceza Mahkemesinin 06/03/2012 tarih ve 2010/430 esas, 2012/208 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/01/2016 gün ve 413390 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “1- Kaş Cumhuriyet Başsavcılığının 21/12/2010 tarihli ve 2010/388 soruşturma, 2010/634 esas, 2010/270 sayılı iddianamesi ile sanığın mimarı olduğu inşaatın 29/01/2010 tarihinde durdurulmasına karar verilmesini müteakip, 01/02/2010, 26/02/2010, 01/03/2010 ve 11/03/2010 tarihlerinde yapılan denetimlerde inşaata devam edildiğinin tespiti nedeniyle sanık hakkında imar kirliliğine neden olma ve zincirleme şekilde mühür bozma suçundan kamu davası açılmış olup. Kaş Asliye Ceza Mahkemesince sanığın mühür bozma suçunun tek suç olduğu kabul edilmesine karşın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca sanığa ek savunma hakkı verilmeden imar kirliliğine neden olma suçu açısından anılan Kanun"un 43. maddesinin uygulanması suretiyle hüküm kurulmasında,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 50/2. maddesinde yer alan "Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez." şeklindeki düzenleme nazara alınmadan, sanık hakkında mühür bozma suçundan hükmolunan 5 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinde,
3- İmar kirliliğine neden olma suçundan 184/1. maddesine göre hükmedilen 1 yıl hapis cezasından, anılan Kanun"un 43. maddesi gereğince 1/4 artırım yapılması sonucunda belirlenen 1 yıl 3 ay hapis cezasından, aynı Kanun"un 62. maddesi gereğince indirim yapılması sırasında 1 yıl 15 gün hapis cezası yerine, 12 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; İddianame içeriğine göre sanığa yüklenen imar kirliliğine neden olma suçundan zarar görmesi nedeniyle davaya katılma ve duruşmadan haberdar edilme hakkı bulunan ancak duruşmaya çağrılmayan Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu"na, mahkemece gerekçeli kararın, yöntemince tebliğ edilmediği, bu nedenle kesinleştirme işlemlerinin usulsüz olduğu, dolayısıyla kararın bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesinin olanaklı olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Hükmün kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu"na bildirilip, süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 16.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.