8. Hukuk Dairesi 2019/6199 E. , 2019/11414 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli ve 2014/602 Esas, 2017/407 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı her iki taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen iki adet taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, harca esas değer 10.000,00 TL olarak bildirilmiştir. 20.10.2015 tarihli dilekçe ile dava konusu ... Kooperatifi ile ilgili taleplerinden vazgeçtikleri bildirilmiş, davalı tarafça buna muvafakat edilmiştir.
Davalı ... vekili, taşınmazların edinilmesinde davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, yaptırılan ve hükme esas alınan inşaat bilirkişisi raporu ile mali müşavir ve hesap bilirkişinin sunmuş olduğu kök rapor ve ek rapor dikkate alınarak, dava konusu taşınmaz sebebiyle davacının 175.000,00 TL katılma alacağı olduğu kanaatine varılmış, ancak davacının usulünce yapılmış ıslahı ve yatırılmış tamamlama harcı olmadığından davada ki talep ve yatırılmış olan harç miktarı dikkate alınarak açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının kooperatif hissesine yönelik talebinin vazgeçme sebebiyle reddine, yatırılan harç miktarı dikkate alınarak 10.000,00 TL"nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm ıslah yönünden davacı vekili ve esas yönünden davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, davanın, katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu, eldeki davanın açıldığı tarihte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği belirsiz alacak davası ile ilgili hükümlerin uygulanacağı, davacı tarafın dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağının davalıdan tahsilini talep ettiği, daha sonra 23.11.2016 tarihli inşaatçı bilirkişi tarafından düzenlenen rapora karşı beyan dilekçesinde davacı vekilinin talebini 175.000,00 TL"ye yükselttiği, bu dilekçenin talep artırma dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi halinde dahi tahkikat sona erinceye kadar ıslah mümkün olduğundan davacıya arttırdığı bedel için harcı yatırmak üzere süre verilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacının istinaf talebinin kabulüne, ilk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususa riayet edilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalının istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurmuştur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun duruşma yapılmadan verilecek kararları düzenleyen 353/(1)-a.6 maddesinde, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. HMK"nin 353 /(1)-b.2 maddesinde yer alan “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,” şeklindeki düzenleme uyarınca, mahkemece ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin hatalı veya yeterli bulunmaması halinde, mutlaka ilk derece mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılıp, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden hüküm fıkrasının oluşturulması zorunludur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı İlk Derece Mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmıştır. Kanun"da sayılan geri gönderme sebepleri arasında "Delillerin eksik toplanması" bulunmamakta olup, "delillerin hiç birinin toplanmaması ve gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" vardır.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin toplandığı anlaşılmakla Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/(l)-a.6 maddesi uyarınca dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nin 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Katılma alacağı talepli dava, Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken açılmış olup, belirsiz alacak davası niteliğindedir. Davacı taraf, dava dilekçesinde evlilik birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesini talep etmiş, harca esas değer fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL olarak bildirilmiştir. Davacı vekilince sunulan 23.11.2016 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde talep edilen alacak miktarı 175.000,00 TL olarak açıklanmıştır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince talep miktarı açıklama dilekçesinde gösterilen bedel için harcı yatırmak üzere tarafa süre verilip ve sonucuna göre tarafların istinaf başvuruları hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde 23.11.2016 tarihli dilekçenin talep arttırma dilekçesi olarak kabulü ve kararın kaldırılması ile yargılamanın eksiklikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın mahkemesine iadesine, davalının istinaf talebi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul hükümlerine aykırı olması nedeniyle öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 371. maddesi uyarınca bu sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.