
Esas No: 2013/32601
Karar No: 2014/1425
Karar Tarihi: 20.01.2014
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2013/32601 Esas 2014/1425 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair,
Dairemizin 24.06.2013 tarih ve 2012/21228 esas 201/26215 karar sayılı red kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19.11.2013 tarih KD-2013/351898 sayılı itiraznamesi ile;
"Sanığın tayininden haberi olmadığı, kendisine resen tayin edilen müdafiinin huzurunda karar verilmiş olması usulen yapılmış bir tefhim hükmünde değildir. Aksinin kabulü sanığın hak kaybına sebsp olacaktır. Bu nedenle, 08.07.2011 tarihinin tebliğ tarihi ve temyiz isteminin süresinde yapıldığının kabulü gerektiği"nden bahisle temyiz isteminin kabulü ile mahkumiyet hükmünün bozulması gerektiği belirtilmek suretiyle Dairemiz red ilamının kaldırılarak hükmün bozulması talebiyle dosyanın, 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete yayınlanarak yürülüğe giren 6352 sayılı yasanın 99. maddesiyle ile 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesine eklenen 2 ve 3. bentler hükmü uyarınca dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2) Dairemizin 17.12.2012 tarih ve 2011/18654 esas 2012/43794 karar sayılı red kararının KALDIRILMASINA,
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 18/03/2008 tarih ve 7-56 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığa mahkemenin istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafiinin yüzüne karşı yapılmış olan tefhim, kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar edilmeyen sanık açısından hukuksal sonuç ifade etmediği gibi, temyiz süresini de başlatmayacağından; sanığın kendisine tebligat yapılması üzerine vekili aracılığıyla verdiği 12.07.2011 tarihli temyiz iradesini içeren dilekçelerine istinaden temyiz davasının incelenmesi zorunluluğu bulunduğundan 3-2011/275743 sayılı tebliğnamedeki temyiz isteminin reddine dair düşünceye iştirak edilmemiştir.
1) 6136 sayılı yasaya aykırılıktan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık hakkında TCK’nin 53. maddesinin uygulanmaması, hak yoksunluğu hükmün kanuni sonucu olup, infaz aşamasında gözetilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı ONANMASINA,
2) Yaralamadan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) İddianamede belirtilen sevk maddesine göre, sanığın savunmasının CMK"nin 196/2. maddesine muhalefet edilerek istinabe suretiyle alınması,
b) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilirken sadece kendi alt soyu yönünden şartla tahliye tarihine kadar, diğer şahıslar yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar verilmesi gerekirken hatalı uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA, 20/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.