17. Hukuk Dairesi 2016/778 E. , 2016/6512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı aracının davalı tarafından kaskolandığını, aracın davacı çalışanı idaresindeyken yaptığı kazada pert olduğunu, davalının poliçedeki eskisi yerine yenisi klozu gereği yeni araç temin etmekle yükümlü olduğu halde bunu yerine getirmediğini ve araç bedelini de ödemediğini, davalının araç temin etmemesi ve bedelini de ödememesi nedeniyle davacının ihale ile aldığı işin aksamaması için ikame araç kiralamak zorunda kaldığını ve ihaleyle aldığı işten elde ettiği geliri 3. kişiye ödemek zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, poliçe klozu gereği pert olan kaskolu aracın aynı vasıftaki yenisiyle değiştirilmesi; mümkün değilse aracın halihazırdaki değeri olan 49.500,00 TL. ile ikame araç kirası olarak 2.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, davalının ikameti nedeniyle davada..."nin yetkili olduğunu, kaskolu araç üzerinde rehin hakkı bulunan ..."nın davaya muvafakatinin alınması gerektiğini, davacının poliçe tanziminde bildirim yükümlülüğü ihlali yaptığını, aracını kiralık olarak kullanacağını bildirmediği halde aracını ..."a kiraladığını, bu nedenle poliçe klozu gereği tazminat talep etme hakkının olmadığını, aracın rayiç bedeli belirlenip sovtaj indirimi yapıldıktan sonra proporsiyon yapılması suretiyle zararın hesaplanması gerektiğini, ikame araç temini yönünde poliçede hüküm olmadığını ve talebin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, davacının trafikten çekme belgeli araç ruhsatını davalıya ibrazı ve
teslimine, proporsiyon hesabı yapılarak hesaplanan 30.486,06 TL. tazminatın davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, tek taraflı kaza yapıp ağır hasar gören kaskolu araç bedelinin, poliçedeki özel kloz gereği tazmini, ayrıca davacı aracının kullanılamaması nedeniyle ikame araç temin etmek suretiyle uğranılan zararın tazmini isteminde bulunmuş; davalı sigortacı, davacının aracını kiralık araç olarak sigortalatmadığı halde kiralık olarak kullanması nedeniyle, beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği gerekçesiyle, proporsiyon hesabı yapılarak belirlenecek tazminattan sorumlu tutulabilecekleri savunmasında bulunmuş; mahkemece de davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilerek ve bu savunma doğrultusunda yapılan hesaplamayı içeren 02.10.2012 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.
Dosya kapsamına göre kaskolu araç, kullanım amacı yük nakli olan ticari araçtır. Davacının, dava dışı ... İşletme Grup Müdürlüğü"nden hizmet alım ihalesi ile taşıma işini aldığı, bu kapsamda sözleşme imzaladığı ve kaskolu aracını bu işin ifasında kullandığı görülmektedir. İhale veren kuruluş ile davacı arasındaki sözleşme ve ihale teknik şartnamesi incelendiğinde; davacının kaskolu aracı ile birlikte 17 aracını daha kendi sürücüleri tarafından kullanılması, yakıt giderlerinin davacı tarafından karşılanması, araçların ayda 22 gün ve günlük 9 saat çalışması şartları ile sözleşme konusu ettiği görülmüştür. İfade olunan bu hususlar karşısında, davacının kaskolu aracını tüm hakimiyeti ..."a ait olacak şekilde bırakmak suretiyle kiraya vermediği; davacı ile bu kuruluş arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olmadığı, davacının aracını kiraya vermeden sözleşme ile üstlendiği işin ifasında aracını kullandığı açıktır. Bu durumda davacının, taraflar arasındaki kasko poliçesine aykırı hareket ettiğinden, poliçe düzenlenirken eksik beyanda bulunarak davalı sigortacının durumunu ağırlaştırdığından bahsetmek mümkün olmadığı gibi yürürlüğünü koruyan poliçe
gereği tazminat hesabında proporsiyon uygulanarak belirlemeye gidilmesi yerinde olmadığından, mahkemenin hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporuna itibar ettiği sonucuna varılmıştır.
3-Taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin kapsamını, tarafların hak ve borçlarının çerçevesini, taraflar arasında imzalı kasko poliçesi belirlemektedir. Kasko poliçesinde yer alan "eskisi yerine yenisi klozu" ile tescil tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde sigortası yaptırılan aracın çalınması ya da tam hasara uğraması halinde, aynı marka modeldeki "0 km" aracın temininin sağlanacağı taraflarca kabul edilmiş durumdadır. Davacıya ait aracın trafiğe tescilinin yapıldığı gün, davalı sigortacı nezdinde kasko poliçesinin de düzenletildiği dosya kapsamıyla sabittir.
Mahkemece hükme esas alınan 02.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda; kaskolu aracın kazadan önceki hasarsız haline göre belirlenen rayiç değeri üzerinden proporsiyon hesabı yapılmak suretiyle tazminat miktarının belirlendiği görülmektedir. Yukarıda ifade olunan nedenlerle, tazminatın hesabında proporsiyon uygulamasının yapılmaması gerektiği, kasko poliçesindeki özel kloz gereği de davalı sigortacının kaskolu aracın "0 km" değeri oranında tazminat ödemek zorunda olduğu gözetildiğinde; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı sonucuna varılmaktadır. Eksik inceleme ve yeterli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bilirkişiden, taraflar arasındaki kasko poliçesi ile özellikle "eskisi yerine yenisi" klozundaki düzenlemeyi de gözeterek davacı aracıyla aynı marka modeldeki aracın kaza tarihindeki "0 km" değerinin ne olacağını belirleyen, ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık rapor alınarak oluşacak sonuca göre davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.5.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.