17. Hukuk Dairesi 2016/1815 E. , 2016/6517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu aracın, ön ilerisinde lastiği patlayan başka bir araç nedeniyle ölçüsüz manevralar yapıp zincirleme kazaya neden olduğunu, olaya ilişkin olarak açılan ceza davasında Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2007/236 sayılı dosyasında davalının kusurlu eyleminin sabit olduğunu ve cezalandırılmasına karar verildiğini, kazada zarar gören araç nedeniyle hazine zararı oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 22.520,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, kazada davalının kusuru olmadığını, ön ilerisindeki aracın lastiğinin patlaması nedeniyle hakimiyet kaybı sonucu davalının refleks olarak yan şeride manevra yaptığını, talep olunan hasar bedelini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen kusura ilişkin bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 13.512,00 TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2 nolu) bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan araç hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı taraf, kurumları tarafından yapılan idari tahkikatta alınan araç hasarının belirlenmesine ilişkin raporla saptanan 22.520,00 TL. hasar bedelinin tahsili isteminde bulunmuş; mahkemece, kaza nedeniyle davacı aracında oluşan hasar bedelinin miktarı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın, sadece davacı tarafın tek taraflı olarak idari tahkikatta belirlediği miktar üzerinden hasar bedelinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm verilemez.
6100 Sayılı HMK"nın 266/1. maddesi "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" düzenlemesine yer vermiştir. Mahkemece, dava konusu trafik kazasında hasarlanan davacıya ait araçtaki gerçek zarar miktarının tespiti konusunda, ... gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi (makine mühendisi) veya bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamına göre hasar bedelinin tespiti konusunda rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (4 nolu) bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
4-Dosya kapsamına göre, mahkemece hükme esas alınan 15.09.2014 tarihli trafik kusur uzmanı makine mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen raporun, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı asıla tebliğe çıkartıldığı, tebligatın iade dönmesinden sonra da yeniden tebliğe çıkartılmadığı, kusur belirlemesine ilişkin rapor tebliği işleminin usulünce tamamlanmadığı görülmektedir.
T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmü düzenlenmiştir.Yine 6100 Sayılı HMK"nın 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir. Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.Bu husus da usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir.6100 Sayılı HMK"nın 280/1 maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir " hükmünü amirdir.
Somut olayda, davada kendisini vekille temsil ettiren davalının vekiline, mahkemenin hükme esas aldığı kusur bilirkişi raporu tebliğ edilip rapora karşı varsa itirazları alınmaksızın, davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, kusura ilişkin bilirkişi raporunun davalıya usule uygun şekilde tebliğ edilmesi ve itiraz süreleri beklenerek davalının itiraz hakkını kullanması sağlanmak suretiyle savunma ve delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davalının itiraz ve savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devam edilmek suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.