
Esas No: 2015/17595
Karar No: 2015/17595
Karar Tarihi: 29/11/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HALİS YURTSEVER BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/17595) |
|
Karar Tarihi: 29/11/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Fatih
HATİPOĞLU |
Başvurucu |
: |
Halis
YURTSEVER |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, denetimli serbestlik tedbiriyle tahliye talebinin
reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/11/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Elazığ 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 8/12/2014 tarihli kararı ile silahlı terör örgütünün
propagandasını yapma suçundan 2 yıl hapis cezasına mahkûm edilmiş, karar
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 19/1/2016 tarihli ilamıyla onanarak
kesinleşmiştir.
7. Başvurucu anılan kararın infazı için 10/3/2015 tarihinde
Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alınmıştır.
8. Başvurucu, koşullu salıverilme tarihine bir yıl kala 7/9/2015
tarihinde cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmesi
talebinde bulunmuştur.
9. Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü
İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı 7/9/2015 tarihli kararı ile başvurucunun
talebini reddetmiştir. Kararda 2/9/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma
Yönetmeliği"nin (Yönetmelik) 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
"ç" bendi gereğince başvurucunun örgütten ayrıldığına dair herhangi
bir dilekçesinin bulunmaması nedeniyle açığa ayrılma şartlarının oluşmadığı
belirtilmiştir.
10. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, Osmaniye İnfaz
Hâkimliğinin 8/9/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"...
Hükümlü hakkında tanzim edilen müddetnameye göre koşullu salıverme tarihinin 7/9/2016 olduğu
buna göre koşullu salıverme tarihine bir yıldan az kaldığı, ancak adı geçen
hakkında idari ve gözlem kurulu başkanlığının 7/9/2015 tarih ve 2015/1891
sayılı kararı ile açık ceza infaz kurumlarına ayrılma yönetmenliğinin 6.
maddesinin ç bendi "Terör ve Örgütlü suçlardan hükümlü olup mensup oldukları
örgütten ayrıldıkları idari ve gözlem kurul kararıyla tespit edilenlerin
koşullu salıverme tarihine 1 yıldan az süre kalması şartı aranır" hükmü
gereğince adı geçenin kurumumuza örgütten ayrıldığınadair
herhangi bir dilekçesi bulunmaması nedeniyle açığa ayrılma şartlarının
oluşmadığı, örgütten ayrıldığınailişkin dilekçe
vermesi halinde açık ve denetimli serbestlik şartlarının oluşacağına bu aşamada
talebinin uygun olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
..."
11. Başvurucunun ret kararına yaptığı itirazı ise Osmaniye 2.
Ağır Ceza Mahkemesinin 16/10/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
12. Başvurucu karardan 22/10/2015 tarihinde haberdar olmuştur.
13. Başvurucu 9/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Başvurucu adli yardım talebinde bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 5/4/2012 tarihli ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma
Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 6291 sayılı Kanun ile
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a eklenen 105/A maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını
sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek
amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son
altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitimevinde
toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin
talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının
denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu
idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak,
infaz hâkimi tarafından karar verilebilir."
16. 24/1/2013 tarihli ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6411
sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun"a eklenen geçici 4. madde şöyledir:
"Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı
ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz
edilmesine ilişkin şart 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmaz."
17. 2/7/2012 tarihli ve Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen
Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında 6352 sayılı Kanun"un
geçici 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Terör suçları, örgüt faaliyeti
kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç
olmak üzere;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha
az hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha
az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adli para cezasının infazı sürecinde tazyik
hapsine tabi tutulanların,
cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir. Bu fıkra
hükümleri 3l/l2/2017 tarihine kadar uygulanır."
18. 5275 sayılı Kanun"un 14. maddesinin (2) ve (3) numaralı
fıkrası şöyledir:
"(2) Hükümlülerin açık cezaevlerine
ayrılmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikte
gösterilir.
(3) İlk
kez suç işleyen ve iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına hükümlü
bulunanların cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine
getirilebilir."
19. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği"nin "Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler"
başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"Terör suçları, örgüt faaliyeti
kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç
olmak üzere;
...
cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir."
20.Anılan Yönetmelik"in 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(ç) bendi şöyledir:
"Hükümlülerden;
...
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten
ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme
tarihine bir yıldan az süre kalması, şartı aranır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 29/11/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak -UYAP üzerinden temin edilen ve sunduğu belgelerden- geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan, bireysel başvuru tarihi itibarıyla hükümlü olarak ceza evinde
bulunan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin
kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, silahlı terör örgütü propagandası yapma suçundan
verilen iki yıl hapis cezasının infazının yapıldığını, koşullu salıverilme
tarihine bir yıl kala cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz
edilmesi talebinin -örgütten ayrılma dilekçesi vermemesi nedeniyle-
reddedildiğini, kendisinin terör örgütü üyesi olmadığını bu nedenle örgütten
ayrılma dilekçesi vermesinin gerekmediğini dolayısıyla anılan talebinin hukuka
aykırı olarak reddedilmesi nedeniyle Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına
alınan adil yargılanma hakkı ile Anayasa"nın 19. maddesinde tanımlanan kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Buna göre başvurucunun şikayetinin özü
itibarıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ilgili olduğu anlaşıldığından
başvuruya konu iddiaların Anayasa"nın 19. maddesi kapsamında incelenmesi
gerekir.
25. Anayasa"nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra,
ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla
kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak
sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması
ancak Anayasa"nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi
birinin varlığı halinde söz konusu olabilir (Murat
Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
26. Anayasa"nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ilk istisnası
"Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik
tedbirlerinin yerine getirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu
kapsamda yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararlarının sonucu olarak
hapis cezası veya güvenlik tedbirlerinin uygulanması kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlali kabul edilmeyecektir. Diğer taraftan "suç şüphesine bağlı tutma" kapsamında
olan durumdan farklı olarak anılan istisna "bir
mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutmayı" ifade etmektedir.
(Benzer kararlar için bkz. Hamit Kaya,
B.No: 2012/338, 2/7/2013, §
41, Mehmet İlker Başbuğ, B.No: 2014/912, 6/3/2014, § 70).
27. Bir mahkûmiyet kararının infazına ilişkin olarak Anayasa"nın
19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 5. maddesi açık bir
hüküm içermemektedir. Bununla birlikte herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkına sahip olması ve bu hakka getirilebilecek sınırlamaların ayrıntılı
olarak madde metinlerinde belirtilmesi,
keyfi bir biçimde bu haktan kimsenin mahrum bırakılmamasını
amaçlamaktadır. Yetkili bir mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının
infazının sağlanması ve ceza infaz kurumunda tutma süresi de bu hak kapsamında
değerlendirilmelidir. Ceza mahkemelerinin kararına uygun hareket edilmesi de
hakkın korunması açısından bir zorunluluktur. Dolayısıyla hükümlülerin ceza
infaz kurumunda kalacakları sürenin mahkûmiyet kararına uygun olması
Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ve AİHS"in 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında güvence altına alınmıştır (Mithat
Bakikuşağı, B. No: 2013/4682, 17/9/2014, §
32).
28. 6291 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun"a eklenen 105/A
maddesi; hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını
sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla şartla tahliyelerine
bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde
cezalarının şartla tahliye tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik
tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü
hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak infaz hâkimi
tarafından karar verilebileceğini hükme bağlamaktadır. Sonuç olarak anılan
maddenin hükümlülerin ceza infaz kurumunda geçirecekleri süreyi kısalttığı
açıktır (Mithat Bakikuşağı,
§ 35).
29. 5275 sayılı Kanun"un 105/A maddesi, infaz hâkiminin takdir
yetkisi ve belirlenecek yükümlülükler çerçevesinde hükümlülerin infaz rejiminin
şeklini belirleyip cezalarının bir kısmının denetimli serbestlik tedbiri
uygulanarak ceza infaz kurumu dışında geçirmelerini sağlamaktadır. Anılan kural
uyarınca hükümlünün talebi ve kanuni şartlar oluşmuş olsa dahi infaz hâkimi
tedbirin uygulanması talebini reddedebilecektir. Dolayısıyla bütün hükümlüler
için Anayasa"nın 19. maddesi kapsamında hapis cezasının tamamının veya bir
kısmının denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması suretiyle infaz edilmesi
zorunluluğu bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile denetimli serbestlik tedbiri
kararı, yetkili infaz hâkiminin takdir yetkisinde olduğundan tedbirin
Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ve AİHS"in 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında güvence altına alındığından bahsetmek mümkün değildir. Ancak bu
durumun kişi hürriyeti ve güvenliği açısından infaz hâkimlerine açıkça keyfî
bir şekilde karar vermesi sonucunu doğurduğu da söylenemez. Öte yandan
başvurucunun denetimli serbestlikten yararlanamaması, hakkında verilen
mahkûmiyet hükmünün süresini de uzatmamaktadır (Mithat Bakikuşağı, § 38).
30. Somut olayda başvurucu, terör örgütü propagandası yapma
suçundan dolayı aldığı iki yıl hapis cezasını Açık Ceza İnfaz Kurumlarına
Ayrılma Yönetmeliği"nin 5. maddesi gereğince kapalı ceza infaz kurumunda infaz
edilmektedir ve şartları oluştuğu takdirde 7/9/2016 tarihinde koşullu
salıverilecektir. Kapalı ceza infaz kurumunda infaza başladıktan sonra ise Açık
Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği"nin 6. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının "ç" bendi gereğince mensup olduğu örgütten ayrıldığı idare
ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir
yıldan az süre kalması durumunda açık ceza infaz kurumuna ayrılabileceği
düzenlenmiştir. Başvurucu açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları
oluştuğundan bahisle ve koşullu salıverilme tarihine bir yıl kalması nedeniyle
cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik
tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilmesi talebinde bulunmuştur. Söz konusu
talebin reddine dair kararı inceleyen İnfaz Hâkimliği ise Açık Ceza İnfaz
Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği"nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
"ç" bendi uyarınca başvurucunun itirazını reddetmiştir.
31. 6291 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun"a eklenen 105/A
maddesi; hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını
sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla şartla tahliyelerine
bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde
cezalarının şartla tahliye tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik
tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında
hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak infaz hâkimi tarafından karar
verilebileceğini hükme bağlamaktadır.
32. Bununla birlikte aynı maddenin birinci fıkrasında, denetimli
serbestlik suretiyle cezanın infazı bakımından hükümlü hakkında açık ceza infaz
kurumuna ayrılma şartlarının oluşmuş olması aranmaktadır.
33.6352 sayılı Kanun"un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında;
terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel
dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere kasıtlı suçlardan toplam
üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanların, taksirli suçlardan toplam
beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların ve adli para
cezasının infazı sürecinde tazyik hapsine tabi tutulanların cezalarının
doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirileceği belirtilmiştir.
34. 5275 sayılı Kanun"un 14. maddesinin ikinci fıkrasında,
hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına ilişkin esas ve
usullerin yönetmelikte gösterileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda Yönetmelik"in
5. maddesi; doğrudan açık ceza infaz kurumuna ayrılacak hükümlüleri belirlemiş
ve terör suçlarını, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen suçları istisna bırakmıştır. Anılan yönetmeliğin 6. maddesi ise
istisna tutulan suçlar bakımından açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmek için
toplam cezanın beşte birinin kapalı ceza infaz kurumunda iyi hâlli olarak
geçirilmesi şartının yanısıra terör ve örgütlü
suçlardan mahkum olanların örgütten ayrıldıklarının
"idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilmesi" gerektiği şartını
da aramıştır.
35. Tüm bu düzenlemeler ışığında denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanması için hapis cezasının süresi ve açığa ayrılmış olma koşulu yerine
getirildikten sonra ceza infaz kurumu idaresinin iyi hâl raporu üzerine
başvurulan infaz hâkiminin tedbirin uygulanması yönünde karar vermesi
gerekmektedir. Dolayısıyla denetimli serbestlik tedbiri kararı, yetkili infaz
hâkiminin takdir yetkisinde olduğundan Anayasa"nın 19. maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi kapsamında güvence altına alınmamıştır.
36. Somut olayda başvuruya konu kararlar açık ceza infaz
kurumuna ayırma talebinin reddine ilişkindir. Başvurucu açık ceza infaz
kurumuna ayrılmış olsaydı bile infaz kurumunca hazırlanmış iyi hâl raporu ve
infaz hâkimliğinin kararı olmadan doğrudan kendisine denetimli serbestlik
tedbiri uygulanamayacağı için kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik açık
ve görünür bir ihlal söz konusu değildir.
37. Açıklanan gerekçelerle açık ve görünür bir ihlal olmadığı
anlaşılmakla başvurunun açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu"nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 29/11/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.