8. Hukuk Dairesi 2011/7036 E. , 2012/129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Küçükçekmece 1.Aile Mahkemesinden verilen 17.05.2011 gün ve 1026/573 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.01.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat Tuba Alkın geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, boşanma davası ile açtığı davasında, evlilik birliği içinde edinilerek davalı adına kayıtlanan üç parça taşınmaz üzerinde vekil edeninin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkı bulunduğunu açıklayarak Davutlar Köyü 541 ada 1 parselde 3 nolu mesken bakımından davalıya ait tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, mümkün olmazsa kişisel mal kabul edilerek mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının davalıdan tahsiline, Avcılar 21630 parselin tamamı ile 4509 parselin 1100/14443 payı (21636 parsel) bakımından yasa gereği tasfiyeden doğacak alacak hakkının davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını ve alacaklar için dava tarihinden geçerli faize hükmedilmesini istemiş, dava değerini 100.000 TL olarak bildirmiştir. Davacı vekili 21.02.2011 tarihli harcını da yatırdığı ıslah dilekçesinde isteğini, katkı payı ve katılma alacağı olarak 893.000 TL’ye yükseltmiş, Davutlar Köyündeki taşınmazın harca esas dava değerinin ise 90.000 TL olduğunu açıklamıştır.
Davalı ... vekili, Davutlar"daki taşınmazın kooperatiften edinildiğini ve davacının kooperatif üyeliğini vekil edenine tüm vecibeleri ile devrettiğini, devir sonrası ödemelerin vekil edeninin yönetim kurulunda görev alması sebebiyle huzur hakkından aidata sayıldığını, diğer mal varlığını ise vekil edeninin çalışarak kazandığını, davacının katkısının sadece kasada durmak şeklinde olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, ıslah dilekçesine karşı süresinde verdiği 22.01.2011 tarihli dilekçesinde ise istenen alacak bakımından zamanaşımının geçtiğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının Davutlar Köyünde bulunan konut için açtığı davanın esastan, ıslah dilekçesi ile edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden doğan bakiye alacak isteminin ise zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer iki parça taşınmazlar bakımından davanın kısmen kabulüne, davacının dava dilekçesinde istemiş olduğu 100.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 17.01.1997 tarihinde evlenmiş, 05.03.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 06.07.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
Dava konusu Avcılar 21630 parselin 15.04.2004, 4509 parselin 1100/14443 payının (21636 parsel) ise 27.12.2002 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edildiği, bu taşınmazlar bakımından taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu ve davacının isteğinin katılma alacağı (TMK.nun 231, 236/1.m.) olduğu açıktır. Diğer dava konusu Davutlar 541 ada 1 parselde 3 nolu bağımsız mesken ise kooperatiften ferdileşme ile edinilmiş olup, S.S.Ada Evleri Konut Yapı Kooperatifine 15.04.1987 tarihinde davacı ... kurucu üye olarak girmiş, üyelik hakkını 22.06.2000 tarihinde noterden davalı ...’a devretmiş, 3 nolu mesken tapuda kooperatif adına kayıtlı iken 02.12.2004 tarihinde tahsisen davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Davacının isteğinin mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönem olan 01.01.2002 tarihine kadar katkı payı, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 sonrası dönem için katılma alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacının katılma alacağı ile ilgili isteğinin 100.000 TL miktarı kabul edilmiş, ıslahla artırılan fazla bölümü ise zamanaşımı sebebiyle reddedilmiştir. Taraflar arasındaki boşanma hükmü 06.07.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Dava dilekçesinde 100.000 TL değer gösterilerek katılma alacağı isteğinde bulunulmuştur. Dava konusu edilen iki parça taşınmazın taraflarca da kabul edilen değerleri toplamının 200.000 TL"den fazla ve TMK.nun 236/1.maddesi gereği yarı oranda katılma alacağının en az 100.000 TL olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf katılma alacağı bakımından uygulanacak zamanaşımının süresi ve ıslah ile artırılan miktar bakımından zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağı konusundadır.
Eldeki davanın açılış ve hüküm tarihi itibariyle 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun hükümlerinin olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. HMK.nun 448.maddesinde bu husus “…tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır…” şeklinde açıklanmıştır.
Davacı tarafın, eşler arasında yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemle ilgili katılma alacağı isteği bakımından; uyuşmazlığın bu rejim kuralları gereğince yani 4721 sayılı TMK hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bu durumda 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin de katılma alacağı isteği ile ilgili olarak uygulanması gerekeceği açıktır. Davacı tarafın isteğini 100.000 TL"den 893.000 TL"ye ıslah ile yükseltmesi üzerine davalı taraf süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davacı, dava dilekçesinde, harca esas değeri 100.000 TL olarak göstererek alacağın sadece bir bölümünü dava etmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ve daha sonra ıslahla alacak miktarını 893.000 TL olarak arttırmıştır. Böyle bir durumda zamanaşımı; alacağın, ancak dava dilekçesine konu edilen ve harçlandırılan 100.000 TL"lik bölümü hakkında (açılmış kısmi dava bakımından) kesilmiş olur. Dava dilekçesinde belirtilen harca esas değer dışında kalan alacak miktarı bakımından, diğer bir ifade ile dava dışı kalan alacak bölümü açısından yapılan ıslah tarihine kadar zamanaşımı işlemeye devam eder. Taraflar arasında görülen boşanma davasının kesinleştiği 06.07.2009 tarihinden ıslah tarihi olan 21.02.2011 tarihine kadar TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş bulunduğuna ve davalı taraf ıslah dilekçesi ile artırılan katılma alacağı miktarı bakımından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğuna göre, davacının dava konusu ettiği tüm mal varlığına ilişkin toplam katılma alacağı miktarı ne olursa olsun görülmekte olan dava nedeniyle sadece 100.000 TL katılma alacağı alabilecek olması karşısında mahkemece 100.000 TL. katılma alacağına hükmedilmesi ve katılma alacağı ile ilgili kısma tekabül edilen ıslahla artırılan fazla 745.000 TL ile ilgili bölüm bakımından redde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davutlar Köyü 541 ada 1 parselde bulunan 3 nolu mesken bakımından mahkemece, davacı tarafından davalıya bağışlandığı ve bağıştan vazgeçme koşulları oluşmadığı açıklanarak bu taşınmazla ilgili davacının talebi reddedilmiştir. Dava konusu 3 nolu mesken, kooperatiften tahsisen edinilmiştir. Kooperatife davacının evlilik tarihinden önce 1987 yılında kurucu üye olduğu, arsa ödemelerinin yapılarak 1988 yılında inşaatlara başlanabilmesi için ödeme planı yapıldığı, davacı tarafından kooperatife yapılan ödemelerle ilgili belgelerin dosya arasına getirtildiği, 22.06.2000 tarihinde davacı tarafından noterde kooperatif üyelik hakkının 400.000.000 TL"ye devredildiği, 02.12.2004"de tahsisen üyelere tapuların verildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, üyeliğin iki kişi üzerine olamayacağı, yönetime üyelerin girebildiği ve davalının yönetime girebilmesini sağlamak amacıyla devir yapıldığını, daha sonra tapunun davacı üzerine çıkartılacağı üzerinde de anlaştıklarını iddia ederken, davalı taraf ise, devrin noter huzurunda resmi olduğunu, ortaklığın devrinin adi yapılması yeterli iken resmi devir yapılma sebebinin gerçek devir olmasından kaynaklandığını, devir sonrası ödemeleri kimin yaptığının belirlenmesi gerektiğini savunmuştur. Dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan davacı tanıklarının birbirini teyit eden beyanları, davalının kooperatif üyeliğini devir sonrasında kooperatif yönetiminde görev alması ve bu görevini sürdürdüğünün gerek beyanlar gerek belgelerle belirlenmesi, tarafların karı koca olmaları sebebiyle devrin hangi amaçla yapıldığı hususunda tanık dinletme imkanının da bulunması ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 18 ve 19.maddeleri gereğince kooperatiflerde bir üyeliğin birden fazla kişiye ait olma imkanının da kanunen olanaklı bulunmaması karşısında davacı tarafından davalıya yapılan üyelik devrinin davalının yönetimde yer alması amacı taşıyan, kanundan kaynaklanan zorunluluk sebebiyle yapıldığının, bağışlama niteliğinde ve bağışlama kastı olmadığının kabulü gerekir. Öyle ise mahkemenin bağış olarak kabulü yerinde değildir.
Bu durumda kooperatiften davalı adına edinilen 3 nolu mesken üzerinde davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteme hakkının bulunduğu kabul edilmelidir. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere kabule karar verilen 100.000 TL katılma alacağından fazlaya isabet eden toplam 745.000 TL katılma alacağı ile ilgili davacının alacak hakkı zamanaşımına uğradığından artık 3 nolu meskenle ilgili de 01.01.2002 sonrası yapılan ödemelerden kaynaklanacak davacının katılma alacağını isteme imkanı bulunmamaktadır. Ancak 01.01.2002 öncesi döneme isabet eden ödemelerle ilgili davacının katkı payı alacağının hesaplanması gerekir.
Davacının talepte bulunabileceği 01.01.2002 öncesi dönem 743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre, taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Öncelikle katkı payı alacağı ile ilgili bu isteğin Borçlar Kanununun 125.maddesinde yazılı 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu ve zamanaşımına uğramadığı belirtilmelidir. (TMK.nun 5.maddesi yoluyla) Mahkemece, kooperatife 01.01.2002 öncesi dönem itibariyle yapılan ödemelerin kim tarafından hangi kaynaktan ne şekilde yapıldığının ispatı bakımından tüm delillerini bildirmeleri için taraflara süre ve imkan verilmesi, sundukları takdirde taraf delillerinin toplanması, çalışan ve düzenli geliri bulunan tarafların çalışmaları karşılığında elde ettiği gelirler ile davalı kocanın 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlüğü ile tarafların kişisel harcamaları da gözönünde tutularak bu dönem itibariyle katkı payı alacağının hesaplanması gerekir. Davacı çalıştığına ve bu nedenle belirli bir gelire sahip olduğu kabul edilmesi gerektiğine, edinilen 3 nolu meskene katkısının olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu hesaplamada davacının katkı payı alacağı ile ilgili isteğini ıslah dilekçesinde 48.000 TL olarak sınırladığı ve dava konusu 3 nolu meskenin dava ve keşif tarihinde henüz tamamlanmamış durumda olduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmesi sebebiyle dava tarihi itibariyle belirlenecek taşınmazın sürüm değerinin tesbitinde dikkate alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Mahkemenin 3 nolu meskenle ilgili verdiği red kararı, 01.01.2002 sonrası döneme isabet eden katılma alacağı niteliğindeki bölüm bakımından sonucu itibariyle doğru olmakla birlikte, mahkemenin 01.01.2002 öncesi katkı payı alacağı niteliğindeki isteği de kapsar şekilde davacının devrinin bağış kabul edilerek meskenle ilgili davanın tümü ile reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Diğer yandan dava dilekçesinde açıkça “dava tarihinden itibaren işlemiş yasal faiz” istendiği halde mahkemece faiz isteminde bulunulmadığı açıklanarak faize hükmedilmemesi de doğru değildir. Yasal faize, katkı payı alacağı bakımından “dava”, ıslah yapılmışsa ıslah edilen miktar bakımından “ıslah”, katılma alacağı bakımından “karar” tarihinden geçerli olarak hükmedilebileceği de unutulmamalıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 3 nolu meskenle ilgili katkı payı alacağı isteği ve faize ilişkin bölümleri bakımından 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine
18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
17.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.