8. Hukuk Dairesi 2011/6582 E. , 2012/272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.04.2010 gün ve 253/212 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde; dava konusu 120 ada 6 sayılı parselin büyük dedesi ...’a ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçıları olan çocukları ... ile ...in bu yerleri uzun süre birlikte kullandıkları bunların ölümü ile de taşınmazın mirasçılarına geçtiğini hiçbir şekilde paylaşımın yapılmadığını kadastro çalışmaları sırasında sanki paylaşım yapılmış gibi yalnızca davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptali ile ... ve ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... 21.4.2009 tarihli dilekçesiyle açılan davanın tamamen yanlış olduğunu, yapılan tespitin doğru bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu parselin 50 yılı aşkın bir süreden beri davacı ve davalı tarafça bölünmüş bir şekilde yarı yarıya kullandıklarını ancak tam olarak hangi sınırlardan itibaren davacının ya da davalının kullandığını tespit edilemediğini, hakkaniyete uygun bir şekilde davanın kısmen kabulü ile davalı ile davacı adına eşit oranda müştereken tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde taşınmazın kök muris ...’dan kaldığını belirterek ... ve ... mirasçıları adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğu halde mahkemece istek dışına çıkılarak HUMK.nun 74 (HMK.nun 26.) maddesine aykırı olarak sadece davacı ile davalı adlarına iptal ve tescile karar verilmiştir. Anılan maddelerde; "hakim istekle bağlı olup ondan başkasına ve başka bir şeye karar verilemez". denilmekte olup bu husus bozma nedenidir. İddia ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler gözününde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın tarafların büyük dedesi ...dan kaldığı anlaşılmaktadır. ...’ın ölüm tarihi itibariyle TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan her mirasçının miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunması mümkündür. Bu kural TMK.nun 701 ve 702. maddesinde yer alan tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır ilkesinin bir istisnasını oluşturmaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz dip muris ...’dan kaldığı ileri sürüldüğüne göre öncelikle ...’ın veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması gerekmektedir. Mahkemece 30.6.2009, 13.10.2009 ve 22.12.2009 tarihlerinde verdiği keşifle ilgili ara kararlarının hiçbirisinin yöntemine uygun bir biçimde verilmediği yerel bilirkişi ve tanıkların ne şekilde çağrılacakları ve dinlenecekleri konusunda kanunun öngördüğü biçimde ibarelerin yer almadığı, 30.6.2009 tarihli yargılama oturumu ara kararında sadece yerel bilirkişi ve tanıklar adına davetiye çıkarılmasına denilmiş olmakla yetinilmiş olup, herhangi bir uyarının yapılmadığı, ne var ki, aynı ara kararı gereği belirlenen günde keşfin de yapılmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle yöntemine uygun bir biçimde keşif ara kararının alınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğunun gözönünde tutulması, dip muris ...’dan kalan taşınmazların mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşılmış ise, kimlere hangi ada ve parsellerde yer alan taşınmazların düştüğünün, paylaşımın hangi tarihte yapıldığının, ...’in mirasçıları arasında paylaşım yapılmış olup taşınmazın ...’e kaldığının belirlenmesi halinde, ... mirasçıları arasında aynı biçimde paylaşımın yapılıp yapılmadığının, yerel bilirkişi listesinde yer alan yerel bilirkişiler ile tarafların gösterdikleri tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, taraflar arasında daha önce geçen Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/73 Esas, 2009/470 Karar sayılı müdahalenin önlenmesi dosyasının “4.8.2008 tarihli Tedbir İnfaz Zabtı” tutanağında yer alan davalı ...’ın (eldeki davada davacı) beyanının kendisine hatırlatılması bu konudaki görüşünün alınması, beyanının imzasıyla onaylatılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 16.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.