17. Hukuk Dairesi 2014/14418 E. , 2016/7053 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı ...vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 16/08/2008 günü davalı sürücünün kusurlu hareketi nedeniyle davacı ..."in yaralandığını, sigorta hasar dosyasından toplam 28.409,00 TL ödeme yapılmış ise de ödenen miktar gerçek zararın çok altında olduğunu, sigorta şirketinin kendisine yapılan usulüne uygun başvuru ile temerrüde düştüğünü açıklayıp, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL kalıcı iş göremezlik zararı ve 500,00 TL yol, bakıcı ve tedavi gideri olmak üzere toplam 20.500,00 TL maddi tazminatın hesaplanacak yasal faizi ile limitiyle sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, çocuk için 25.000,00 TL anne ve baba için 5.000,00"er TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili 11/02/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 42.265,68 TL"ye, bakıcı ve tedavi giderini 9.571,17 TL"ye çıkartarak toplamda 51.836,85 TL olarak dava değerini belirtmiştir.
Davalı ...vekili ve diğer davalılar vekili; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile, 42.265,68 TL sürekli iş göremezlik zararının 16/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı ... şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak ve 27/02/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte sorumlu olmak üzere), 9.571,17 TL bakıcı gideri tazminatının ve 3.000 TL manevi tazminatın 16/08/2008 tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... "dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı .... vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı .... vekilinin tüm, davalılar ... ve ... vekili ve davacılar vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası"nın 88. maddesi gereğince bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
HGK"nun 1981/9-533E. ve 1983/724K. sayılı ilamında; "bir davacının kendilerinin tamamen kusursuz olduğundan söz ederek zararlı sonucu meydana getiren müteselsil borçlulardan biri aleyhine açtığı bir davada, zararın tümünü talep etmesi, örtülü olarak değil, aksine 818 sayılı BK"nın 142.maddesinde öngörülen teselsül kuralına açık bir şekilde dayandığının en belirgin örneği olduğu" ifade edilmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali TBK m.54’te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar. şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu"nun 54. maddesinde belirtilen “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı ya da hasta bakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de isteyebilir. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği sigorta şirketi de bu kalemlerden sorumludur.
Somut olayda; SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinden davalı zmss"nin sorumlu olduğu gözetilmeksizin, bu kalemeler nedeni ile zmss"nin sorumlu tutulmamış olması doğru değil, bozmayı gerektirmiştir.
3-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda; davalı sürücünün kusurlu hareketi nedeniyle meydana gelen kazada davacı ..."un %28 oranında malul kaldığı belirlenmiştir.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın çok az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin tüm, davalılar ... ve ... vekili ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekili ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 9.6.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.