8. Hukuk Dairesi 2011/2878 E. , 2012/466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... (...) ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Eskişehir 3. Aile Mahkemesinden verilen 08.03.2011 gün ve 996/245 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... Kutlu vekili dava dilekçesinde; vekil edeni ile davalının 1977 yılında evlendiklerini, Belçika’da birlikte çalıştıklarını, evlilik birliği süresi içerisinde 1344 ada 9 sayılı parsel ve üzerindeki evle birlikte 15.8.1979, 2133 sayılı arsa niteliğindeki parseli 6.9.1979 ve 199 ada 5 nolu parselde bulunan 9 nolu bağımsız bölümün ise, 1993 yılında satın alındığını, taşınmazların tapu kayıtlarının davalı ... adına bulunduğunu, Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/103 Esas ve 2006/349 Karar sayılı dava dosyası ile boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, daha önce Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 2007/239 Esas ve 2008/889 Karar sayılı dava dosyası ile aynı taşınmazlar hakkında mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının açıldığını, bu dosya üzerinde 50000 liralık alacağın hüküm altına alındığını, taşınmazların, kesinleşen bu dava dosyasıyla değerlerinin tespit edildiğini, 2133 sayılı parselin 40000 TL, 1344 ada 9 sayılı parsel ile 199 ada 5 nolu parsellerin ise toplam değerlerinin 140000 lira olarak saptandıklarını, arsadan dolayı 5000 YTL, diğer parseller bakımından ise, 45000 YTL" nin tahsiline karar verildiğini, vekil edeni tarafından kendisine ait 10 adet burma bilezik, 2 metre uzunluğunda 18 ayarlık zincir, 20 adet cumhuriyet altını, 1 adet pramit marka 22 ayar gerdanlık, küpesi, yüzüğü bulunan set, 19 adet Atatürk lirasından oluşan 22 ayar bileklik, 7 adet çeyrek altından oluşan 22 ayarlık bileklik ve daha pek çok ziynet eşyası bozularak taşınmazların alımında kullanıldığını açıklayarak arsadan dolayı 15000 YTL ve diğer iki taşınmaz için 25000 YTL olmak üzere toplam 40000 YTL" nin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, 16.9.2010 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazların tapuda yapılan satış sırasındaki satış değerleriyle emlak değerleri incelendiği zaman bilirkişilerce tespit edilen ve raporlarda açıklanan gerçek değerlerin yüksek olduğunun anlaşılacağını, tapudaki satış değerleri ile emlak değerlerinin iddialarını doğruladığını, 2133 sayılı parselin imar planları dışında bulunduğunu, imar parseli olmadığı halde değerin yüksek belirlendiğini açıklayarak tüm taşınmazların değerlerinin yeniden tespit edilmesini istemiştir.Mahkemece, “Mamuca köyündeki taşınmazların 1979, Arifiye mahallesindeki taşınmazın ise, 1993 yılında satın alındıklarını, davacı henüz çalışmaya başlamadan önce bu taşınmazların davalı tarafından alındığını, 1. Aile Mahkemesince hüküm altına alınan miktarın davacının katkısını fazlasıyla karşıladığını gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlardan kaynaklanan katkı payı alacağına ilişkindir.
Taraflar 10.8.1977 tarihinde evlenmiş, 13.2.2004 tarihinde açılan boşanma davasının 26.4.2007 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK. nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar taraflar arasında 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, eşler anlaşmayla başka bir mal rejimini seçmediklerine (4722 SK. m. 10) göre, 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 13.2.2004 tarihine kadar ise, yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi (TMK.m.202) geçerlidir. TMK. nun 225/2. maddesi uyarınca eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı 13.2.2004 tarihinde sona ermiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 1344 ada 9 ve 2133 sayılı parseller 1979, 199 ada 5 sayılı parselde bulunan 9 nolu bağımsız bölüm ise, 1993 yılında taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde evlilik birliği süresi içinde alınarak davalı adına tapuda kayıtlı bulunduklarına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın BK. nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir.
Davacı ... Kutlu vekili tarafından 8.8.2005 tarihinde açılan ve Yargıtay denetiminden geçerek 28.4.2010 tarihinde kesinleşen Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 13.11.2008 tarih ve 2007/239 Esas, 2008/889 Karar sayılı dava dosyası ile aynı parseller hakkında aynı nitelikte davanın açıldığı, yapılan keşif sonucu 1344 ada 9 sayılı parsel ile 199 ada 5 sayılı parselde bulunan taşınmazların dava tarihi itibariyle toplam değerlerinin 140000 YTL, 2133 sayılı parselin değerinin ise, 40000 YTL olarak belirlendiği, konuya ilişkin bilirkişi raporlarının kesinleşen dosya içinde bulunduğu, mahkemece istekle bağlı olmak üzere, arsa niteliğinde bulunan 2133 sayılı parsel için 5000, diğer iki parsel için ise, 45000 YTL" nin hüküm altına alındığı, anılan dosyanın dava dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması istenildiğinden mahkemece de kesinleşen dava dosyası ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, davalı vekilinin temyizi üzerine 8. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek anılan Dairenin 8.12.2009 gün ve 2009/4182 Esas, 2009/5907 Karar sayılı ilamıyla yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında taşınmazların sürüm değerlerinin anılan ve kesinleşen mahkeme kararıyla belirlenmiş olup, fazlaya ilişkin haklarda saklı tutulduğundan ve değer tespiti kesinleşen hükümle belirlenmiş bulunduğundan taşınmazların yeniden değerlerinin tespitine gerek bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı vekili, gerek 08.07.2005 tarihli kısmi dava dilekçesinde (Eskişehir 1. Aile Mahkemesinin 2007/239 Esas, 2008/889 Karar sayılı dosyası) ve gerekse fazlaya ilişkin haklar nedeniyle açtığı (eldeki dava dosyası) davaya ait dava dilekçesinde, ziynet eşyalarından söz etmekte ise de, bu konuda yöntemine uygun bir biçimde açılmış bir dava ve istekleri olmadığı görülmüştür.
Her iki dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacı ..."nın 1977 yılından 1996 yılına kadar bulunduğu ülkede işsizlik sigortasından maaş aldığı, 01.01.1987 ile 30.12.1987 tarihleri arasındaki çalışmaları karşılığı olarak işvereni tarafından 5568,13 Euronun Dexia Bankasına yatırıldığı dosya arasında bulunan banka kayıtlarından anlaşılmıştır. Bundan ayrı 1992 yılı için 2850,8 Euro ve 1993 yılı için 3026,68 Euronun Belçika Devleti vergi ve maliye ödeme belgelerine göre bildirdiği kazanç olarak görülmektedir.
Davalı ...’in ise, 1977’den itibaren 10 yıl süreyle maden ocağında işçi olarak çalıştığı ve daha sonra emekli olduğu işsizlik sigortasından para aldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan Belçika Devletine ait maliye ve vergi kayıtlarına göre davalı ...’in de 1992 yılı için 6651,11 Euro, 1993 yılı için 7062,26 Euro gelirleri bulunduğu belirlenmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında her iki tarafın da çalıştığı ve belirli oranlarda gelir elde ettikleri anlaşıldığına göre, davacının mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmazların alımına katkısının bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu nedenle öncelikle tarafların yurt dışındaki çalışmalarına ve işsizlik sigortasından edindikleri gelirlerine ait belgelerin bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, mahkemece, gerek görüldüğü taktirde sözü edilen bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya sunulması için taraflara süre ve imkan tanınması, açıklanan bilgi ve belgeler gözetilerek her birinin ayrı ayrı toplam gelirlerinin hesaplanması, bunun dışında her birinin mesleki kariyeri ve statüleri gözetilerek ayrı ayrı kişisel harcamalarının belirlenmesi, 743 sayılı TMK. nun 152. maddesi uyarınca davalı ...’in aile reisi sıfatıyla evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek buna ilişkin olağan koşullarda yapılabilecek harcamaların ayrıca hesaplanıp davalı ...’in kişisel harcamalarına eklenmesi, taraflara ait kişisel harcamaların toplamının toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşürülmesi ve böylece her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarının bulunması, her ikisinin toplam tasarruf miktarı karşısında davacı ...’nın katkı oranının bulunması, saptanan bu katkı oranının kesinleşen dosya ile ve dava tarihiyle belirlenen taşınmazların değerleri ile çarpılması sonucu davacının toplam katkı payı alacağı miktarının saptanması, tespit edilen katkı payı miktarından daha önce hüküm altına alınan toplam 50000 YTL"nin saptanan katkı payı alacağından düşürülmesi, varsa kalan miktarın hüküm altına alınması gerekirken dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle isteğin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.