
Esas No: 2015/14962
Karar No: 2015/14962
Karar Tarihi: 28/11/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ABDULLAH BULUT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/14962) |
|
Karar Tarihi: 28/11/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
M. Emin
ŞAHİNER |
Başvurucular |
: |
1. Abdullah
BULUT |
|
|
2. Hamza
BULUT |
|
|
3. Mehmet
BULUT |
|
|
4. Mustafa
BULUT |
|
|
5. Ufuk
BULUT |
Vekili |
: |
Av. Semir
GÜZEL |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idarece usulüne uygun kamulaştırma işlemi
yapılmaksızın ve bedeli ödenmeksizin taşınmaza el konulması nedeniyle
başvurucuların mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvuruculardan Ufuk Bulut 1966 doğumlu olup Diyarbakır"ın Kayapınar ilçesinde; Mustafa Bulut, Abdullah Bulut, Mehmet
Bulut ve Hamza Bulut sırasıyla 1955, 1951, 1968 ve 1957 doğumlu olup
Diyarbakır"ın Silvan ilçesi Çığıl köyünde ikamet
etmektedir.
9. Başvurucuların murisi M. Nuri Bulut"un Diyarbakır"ın Silvan
ilçesi Çığıl köyü Düz mevkiinde bulunan 229 parsel
sayılı taşınmazda 1/4 oranında payı bulunmaktadır.
10. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce (DSİ) kanal projesi
kapsamında, anılan taşınmazın 1972 yılında kamulaştırılmasına karar
verilmiştir.
11. Başvuru formu ve eklerinde belirtilmeyen tarihte
kamulaştırma şerhi tapu kaydına işlenmiş ve o tarihteki taşınmaz malikleri M.
Nuri Bulut ve müştereklerine noter aracılığıyla kamulaştırma işlemi tebliğe
çıkarılmış ve aynı tarihte malikler adına T.C. Merkez Bankası İstanbul Şubesine
taşınmaz bedeli bloke edilmiştir. 9/2/1978 tarihli kamulaştırma evrakı başvurucuların
murisine 28/3/1978 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Söz konusu taşınmaz, Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin
(Mahkeme) 6/10/1972 tarihli kararıyla 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı mülga
İstimlak Kanunu"nun 17. maddesi uyarınca DSİ adına tescil edilmiştir.
13. Başvurucular 12/6/2012 tarihinde DSİ aleyhine Silvan Asliye
Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmışlardır. Dava dilekçesinde, murislerinin
payının olduğu söz konusu taşınmaza davalı idare tarafından usulüne uygun bir
kamulaştırma yapılmadan el atıldığı ve taşınmazın bedelinin ödenmediği
belirtilmiştir. Dilekçede ayrıca, murise usulüne uygun bir tebligat yapılmadığı
ve bu sebeple geçerli bir kamulaştırma işleminin olmadığı öne sürülmüştür.
14. Mahkeme; DSİ Bölge Müdürlüğünden kamulaştırma evrakını, T.C.
Merkez Bankası Diyarbakır Şubesinden kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair
makbuz örneğini ve Diyarbakır 2. Noterliğinden de 28/3/1978 tarihli tebligatın
onaylı örneğini istemiştir.
15. T.C. Merkez Bankası Diyarbakır Şubesinin cevap yazısında,
istenen evrakın on yıllık saklama süresi sona erdiğinden imha edildiği
bildirilmiştir.
16. Mahkeme 15/3/2013 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.
Kararın gerekçesinde, kamulaştırma işleminin taşınmaz maliklerine usulüne uygun
olarak tebliğ edildiği, ancak hak düşürücü süre içinde malikler tarafından dava
açılmadığı belirtilmiştir. Mahkeme, başvurucuların imza karşılaştırması
taleplerini ise karşılaştırma yapılacak imzaların grafoloji biliminin aradığı
vasıflara sahip olmayacağı gerekçesiyle uygun bulmamıştır.
17. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 10/12/2014
tarihinde eksikliklerin ikmali için dosyanın geri gönderilmesine karar
vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
1-Silvan
Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1972/53 esas, 1972/43 karar sayılı dosyasıgetirtildikten,
2-Davacılar
ile eski malikler M. Nuri Bulut, Hüseyin Dursun ve M. Tahir Arılayıcı
arasındaki hukuki ilişkiyi gösterir veraset ilamları davacı taraftan temin
edildikten,
3-Kamulaştırma
işleminin, kamulaştırma tarihinde tapuda paydaş olan Mehmet Nuri Bulut"a ve
Hüseyin Dursun"atebliğ yapılıp yapılmadığının, davalı
idarenin sunduğu tebliğ mazbatası örneği eklenerek Diyarbakır 2. Noterliğinden
sorulduktan,
Sonra,
birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine [karar
verildi]."
18. Diyarbakır 2. Noterliğinin 2/4/2014 tarihli müzekkere
cevabında 9/2/1978 tarihli kamulaştırma evrakının 28/3/1978 tarihinde M. Nuri
Bulut"un aynı çatı altında yaşayan oğlu A.B. imzasına tebliğ edildiği
belirtilmiştir. Belirtilen eksikliklerin tamamlanmasının ardından dava dosyası
tekrar temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Dairece
yapılan inceleme sonucu 25/9/2014 tarihli karar ile hüküm onanmıştır.
19. Aynı Daireye yapılan karar düzeltme istemi de 25/5/2015
tarihli karar ile reddedilmiştir.
20.Nihai karar, başvuruculara 31/7/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
21.Başvurucular 25/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV.İLGİLİ HUKUK
22. Olay tarihinde yürürlükte olan 6830 sayılı mülga Kanun"un
13. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"İstimlâki kararlaştırılan yerlerin tapu
ve tapu kaydı yoksa vergi kayıtları ile ve ayrıca haricen yapılacak tahkikatla tesbit edilen mal sahibi, zilyed
ve diğer alâkalılarından ikametgâhı tesbit edilmiş
olanlara istimlâk olunacak gayrimenkulun plân veya
ebatlı krokisi, istimlâk kararı ve takdir olunan kıymeti ve istimlâkin hangi
idare lehine yapıldığı ve açılacak dâvalarda husumetin kime tevcih edileceği 15
gün içinde noter marifetiyle tebliğ olunur. Tebligatta Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu hükümleri tatbik olunur..."
23.6830 sayılı mülga Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"İstimlâk olunacak gayrimenkulun
sahibi, zilyed ve diğer alâkalılar veya istimlâki
yapan idare tarafından 13 üncü madde gereğince
ikametgâhlarında tebligat yapılmış olanlar tebliğ tarihinden itibaren 15 gün,
bunlar haricindekiler son ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde istimlâk
muamelesine karşı Şûrayı Devlette ve takdir edilen bedel ile maddi hatalara
karşı da gayrimenkulun bulunduğu mahal asliye hukuk
mahkemesinde dâva açabilirler. Şu kadar ki, Şûrayı Devlete müracaat edildiği
takdirde mahkemeye müracaat müddeti Şûrayı Devlet kararının katîleştiği
tarihten, bu karar aleyhine karar tashihi istenmiş ise bu talebin reddine dair
ilâmın tebliği tarihinden cereyana başlar."
24. 6830 sayılı mülga Kanun"un 17. maddesi şöyledir:
"İstimlâk olunan gayrimenkulun
takdir edilen kıymetine, kanuni müddet içinde mahkemeye müracaat ile itiraz
edilmediği ve tapa dairesinde rıza ile ferağ muamelesi yaptırılmadığı hallerde
takdir edilen kıymetin tamamı mîllî bankalardan
birisine ve bulunmıyan yerlerde mal sandığına
yatırılarak makbuzu alâkadar evrak suretleriyle birlikte mahkemeye tevdi
edilir. Mahkeme iki tarafı derhal davet ederek, gelmeseler dahi gıyaplarında o gayrimenkulun lehine istimlâk yapılan idare adına tescilini
tapu dairesine tezkere ile bildirir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 28/11/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
26. Başvurucular, usulüne uygun kamulaştırma işlemi
yapılmaksızın ve bedeli ödenmeksizin murislerine ait taşınmaz payına el
konulmasından yakınarak kamulaştırmasız el atma nedeniyle açtıkları davanın
reddedildiğini, hâlbuki kamulaştırma işleminin murislerine usulüne uygun olarak
tebliğ edilmediğini belirtmişlerdir. Başvuruculara göre dosya kapsamında
murisleri adına herhangi bir tebligat bulunmamaktadır. Başvurucular bu sebeple
murisleri açısından geçerli bir kamulaştırma işleminin bulunmadığını, ayrıca
gerek murislerine gerekse kendilerine herhangi bir kamulaştırma bedelinin
ödenmediğini iddia etmişlerdir. Başvuruculara göre taşınmaz hâlihazırda
kendilerine aittir ve idarenin taşınmaza haksız olarak el atması devam
etmektedir. Başvurucular ayrıca davalı tarafı, davaya konu işlem tarihi ve
kamulaştırma bölgesi aynı olan davalarda Yargıtayın farklı
kararlar verdiğini, sonuç olarak bu gerekçelerle mülkiyet haklarının ve eşitlik
ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
27. Anayasa’nın 35. maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
1. Genel İlkeler
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra
kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları
inceler."
29. Anayasa ve 6216 sayılı Kanun"un anılan hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi
olup Anayasa Mahkemesi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık
düzenlemeler karşısında anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve
kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisine ilişkin bu düzenlemelerin kamu
düzenine ilişkin olması nedeniyle bireysel başvurunun tüm aşamalarında resen
dikkate alınması gerekir (Ahmet Melih Acar,
B. No: 2012/329, 12/2/2013, § 15; G.S.,
B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
30. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisini doğru olarak
belirleyebilmek için kesinleşen nihai işlem ve kararın tarihinin yanı sıra
gerçekleştiği iddia edilen müdahalenin zamanını da doğru tespit etmek gerekir.
Bu tespit yapılırken müdahaleyi oluşturan olaylar ve ihlal edildiği iddia
olunan hakkın kapsamı birlikte değerlendirilmelidir (Zeycan Yedigöl [GK], B. No:
2013/1566, 10/12/2015, § 31).
31. Anayasa Mahkemesi ayrıca, mülkiyetten yoksun bırakma
şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin kural olarak anlık eylemler
olup sürekli bir müdahale oluşturmadığını belirtmiştir (Agavni Mari Hazaryan ve
diğerleri, B. No: 2014/4715, 15/6/2016, § 114).
2. İlkelerin Olaya
Uygulanması
32. Somut olayda başvurucuların murisine ait taşınmaz payının
1972 yılında kamulaştırılmasına karar verilmiş ve idare tarafından noter
aracılığıyla bu işlem taşınmaz maliklerine tebliğe çıkarılmıştır. Başvurucular,
bu tebligat işleminin yöntemine aykırı şekilde yapıldığını iddia etmişlerse de
derece mahkemelerince, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı tespit
edilmiştir. Bu sebeple söz konusu taşınmaz payı 6/10/1972 tarihli Mahkeme
kararına istinaden DSİ adına tapuya tescil edilmiştir. Bu durumda
başvurucuların murisinin anılan tarihte mülkten yoksun bırakıldığı, diğer bir
deyişle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin belirtilen tarihte gerçekleşmiş
olduğu anlaşılmaktadır.
33. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin ortak koruma
alanında yer alan mülkiyet hakkı; kural olarak mevcut mal, mülk ve varlıkları
koruyan bir güvencedir (Kemal Yeler ve Ali
Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37). Başvurucular;
2012 yılında açtıkları davada, taşınmazın hukuki olarak malikleri olmayıp 1972
yılında tesis edilen kamulaştırma işlemi sonucu murisleri tarafından mülkiyeti
kaybedilen taşınmaz yönünden kamulaştırma bedeli talep etmektedir. Bu durumda
başvurucuların mülkiyet hakkına konu ettiği taşınmazla hukuki ilişkileri
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları incelemeye başladığı 23/9/2012
tarihinden yaklaşık kırk yıl önce kesilmiş olduğundan bu taşınmaz ile ilgili
olarak mülkiyet hakkına yönelik şikâyet, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisinin dışında kalmaktadır. Ayrıca başvuru konusu olayda başvurucuların
açtığı davanın kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedelinin ödenmesine
ilişkin olduğu ve hak düşürücü süre yönünden reddedildiği gözetildiğinde
başvurunun zaman bakımından yetki kapsamında görülerek incelenmesini gerektirir
istisnai bir durumun da mevcut olmadığı görülmektedir.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/11/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.