8. Hukuk Dairesi 2011/4321 E. , 2012/468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Oltu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 19.04.2011 gün ve 33/120 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını bildirdiği bir parça taşınmazın 30 yıldan beri davacı tarafından tarım arazisi olarak kullandığını açıklayarak vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... temsilcisi yerin davacıya ait olduğunu açıklayarak davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 13.12.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1.076,95 m2"lik yüzölçüme sahip taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muristen intikal, kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17.maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Oltu Kadastro Müdürlüğünün 24.12.2010 tarih ve 1708 sayılı karşılık yazılarında dava konusu taşınmazın 19.08.1958 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında tespit harici bırakıldığı bildirilmiş, dosya içinde bulunan orijinal pafta örneğinden “taşlık” vasfında olduğu saptanmıştır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1958 yılından sonra dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait (1975-1988 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmaza komşu 255 ve 269 parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile dayanak teşkil eden tüm belge ve kayıtlar bulundukları yerden getirtilmeli, yeniden yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklar ...nun 243 ve 244.maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmalı, aynı kanunun 259 ve 290/2.maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, getirtilen kayıt ve belgeler yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtası ile dava konusu taşınmaza uygulanmalı, dava konusu taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişki HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmeli, tanık ve yerel bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3.maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.