Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3073
Karar No: 2012/474
Karar Tarihi: 02.02.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/3073 Esas 2012/474 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/3073 E.  ,  2012/474 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine, Bahçebaşı Köyü Tüzel Kişiliği ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Artova Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.02.2011 gün ve 163/38 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davacı taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 111 ada 20 sayılı parselin kendisine ait olduğunu, babasından kaldığını, babasının ölümünden sonra yapılan taksim sonucu kendisine düştüğünü, ham toprak niteliğiyle tespitinin yapıldığını açıklayarak Hazine adına bulunan parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, 07.09.2009 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazın kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, davacının iddiasını kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, teknik bilirkişi Ruhi Şahin’in 03.05.2010 tarihli raporuna ekli krokide C, D ve E harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri bakımından Hazinenin tapu kaydının iptaliyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin isteğin (F) esastan, köye karşı açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümleri Hazine vekili, redde ilişkin bölüm ise (F) bakımından davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucu teknik bilirkişinin krokisinde F harfiyle gösterilen 3074 m2 yüzölçümlü taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, somut olgunun dosya kapsamı ve keşif tutanağı içeriği ile dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla doğrulandığı anlaşıldığından davacının krokide F harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile bu bölüme yönelik hüküm fıkrasının ONANMASINA,
    Hazine vekilinin teknik bilirkişi krokisinde C, D ve E harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; krokide C harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün özel harman yeri, D ve E harfleriyle işaretli yerlerin ise bahçe niteliğinde bulunduğu, sebze yetiştirildiği, bu taşınmazlar üzerinde kazanma koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle kabullerine karar verilmiş ise de, bu taşınmaz bölümleri bakımından mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 20 sayılı parselin tamamının babasından kaldığını, taksim sonucu kendisine düştüğünü belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar ise, taşınmaz bölümlerinin davacının babasından kaldığını, babasının 1985 yılından önce öldüğünü, çocukları ... ve davacı ... arasında yapılan taksim sonucu krokide E harfiyle gösterilen yerin dava dışı ...’e, D harfiyle işaretli kısmın davacı ...’ya düştüğünü, C harfiyle işaretli taşınmaz bölümünün ise, babasının ölümünden sonra Hacı tarafından kullanıldığını açıklamışlar, tüm mirasçıların katılımıyla yapılan bir paylaşım olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır.
    Uyuşmazlık konusu ve kabulüne karar verilen taşınmaz parçaları davacının babasından kaldığına, Artova Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen muris Mehmet Karataş’a ait 08.12.2009 tarih ve 2009/380 Esas, 2009/358 Karar sayılı veraset belgesine göre, murisin 06.05.1985 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ... ve Hacı dışında kızı Zeliha’nın mirasçıları ile diğer çocuğu Yeter’in kaldığı yani ... ile Hacı dışında başka mirasçılarının da olduğu belirlendiğine, tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir paylaşımın olmadığı anlaşılmadığına göre, muris Mehmet’ten kalan tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğunun kabulü gerekir. TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazların tamamı üzerinde söz konusudur. Şayet tüm mirasçıların katılımıyla yapılan bir paylaşım sonucu dava konusu taşınmaz bölümleri davacıya kalmış ise, davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda açıklanacak eksikliklerin yerine getirilmesi gerekir. Açıklandığı biçimde yöntemine uygun olarak tüm mirasçıların katılımıyla yapılan bir paylaşımın olmadığının anlaşılması halinde terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi düşünülmelidir. Çünkü, TMK.nun 702. maddesinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açması zorunludur. Davacı sadece taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Bu nedenle dava koşulunun somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekmektedir.
    Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi Sadullah Yıldız, krokide C harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün özel harman yeri olduğunu, 5–6 yıl önce davacının greyder kullanmak suretiyle tepe niteliğinde bulunan taşınmazı düzelterek kullanmaya başladığını açıkladığına göre, bu taşınmaz bölümünün imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Keşifte dinlenen diğer yerel bilirkişiler ile tanıklar davacının greyder kullandığından söz etmemişler, sadece babalarının zilyetliği de dahil taşınmazın 40–50 yıldan beri C harfiyle gösterilen yerin özel harman yeri olarak D ve E harfleriyle işaretlenen bölümlerin ise bahçe olarak kullanıldığından söz etmişlerdir. Mahkemece, HUMK.nun 265. (HMK. 261m.) maddesi gereğince beyanlar arasındaki çelişki üzerinde durulmamış, bu konuda tanıklar ve yerel bilirkişiler yüzleştirilerek çelişki giderilmemiştir. Krokide C harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün toplamı 1383,11 m2 olup, harman yeri bakımından oldukça büyük bir yer sayılır. Bu miktarda bir yerin tamamının harman yeri olarak kullanılması düşünülemez. Bu bakımdan bu bölüm içinde özel harman yeri olarak kullanılan kısmın neresi olduğunun yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, 5–6 yıl önce greyderle düzeltilen yerin de belirlenmesi, her ikisine ait kısımlar teknik bilirkişi tarafından ayrı ayrı ölçümü yapılarak kroki üzerinde işaretlenmesi, 5– 6 yıl önce tepe niteliğinde bulunan ve greyderle düzeltilen yerin TMK.nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/c maddesi kapsamında kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, özel mülkiyete konu olmayacak taşınmazlardan olması nedeniyle bu kısım bakımından davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesi, krokide E harfiyle işaretlenen yerin taksim sonucu ...’e düştüğü açıklanmış ise de, taşınmazın tamamı bakımından paylaşımın yapılıp yapılmadığı yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda aydınlığa kavuşturulduktan sonra özel harman yeril olarak kullanılan yer ile bahçe niteliğinde bulunan D ve E harfleriyle gösterilen yerler bakımından tüm bu durumların toplanacak deliller çerçevesinde değerlendirilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların ...nun 243 ve 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları ve uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK 261. maddesi gereğince giderilmesi, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
    Kabule göre de, E harfiyle gösterilen yer bakımından dahili davalı yapılan ancak ... tarafından yöntemine uygun bir biçimde açılan bir dava ve istek olmadığı halde yargılama giderlerinin ...’e yükletilmesi de yerinde bulunmamıştır.
    Davalı Hazine vekilinin krokide C, D ve E harflerine yönelik temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün bu taşınmaz bölümleri bakımından 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi