8. Hukuk Dairesi 2011/4557 E. , 2012/813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.02.2011 gün ve 62/34 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ile bir kısım dahili davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava konusu 131 ada 5 ve 72 parsellerin davalıların murisi ..."ndan kaldığını, yapılan taksim neticesinde davalılardan ..."na isabet ettiğini, nizalı 131 ada 72 parseli 20/12/1993 tarihli ve aynı ada 5 parseli ise 26/10/1993 tarihli haricen düzenlenen satış senetleri ile ..."ndan satın aldığı halde bu yerlerin kadastro sırasında davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili yargılama oturumlarında, taşınmazların davalıların murisi olan ..."ndan kaldığını, mirasçılar arasında taksim yapılmadığını, satış senetlerinde bütün mirasçıların imzasının bulunmadığını ve mirasçılardan birinin nizalı taşınmazları satmasının hukuken geçersiz olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Dahili davalı ... ayrıca keşifteki beyanında; dava konusu taşınmazların murislerinin ölümünden itibaren 1993 yılına kadar davalı kardeşleri ... tarafından kullanıldığını, 1993 yılından sonra ise kimin tarafından kullanıldığını bilmediğini açıklamıştır. Diğer dahili davalılara yöntemine uygun tebligatlar yapılmasına rağmen, yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve özellikle dahili davalı ..."nın beyanı esas alınarak davalıların murisinin 1974 yılında ölümü ile dava konusu taşınmazların davalılarından ..."na isabet ettiği ve bu davalının da nizalı yerleri 1993 tarihli iki ayrı satış sözleşmesi ile davacıya sattığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 131 ada 72 parsel ile aynı ada 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... ile bir kısım dahili davalılar ..., ..., ... ve ..."ın ortak vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 131 ada 5 ve aynı ada 72 parsel sayılı taşınmazların, kadastro sırasında, evveliyatlarında davalıların murisi ..."na ceddinden intikalen ve taksimen geldiği ve 20 yılı aşkın zamandan beri çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken bu taşınmazları davalılardan oğlu ..."na 1970 yılında hibe ettiği ve ..."nında bu yerleri 1993 yılında davacı ..."a satarak zilyetliğini devrettiği gerekçesiyle
davacı ... adına sırasıyla 09.12.2007 ve 15.12.2007 tarihlerinde, belgesizden tespit edilmiştir. ... tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine, Kadastro Komisyonunun 21.04.2008 tarihli kararı ile tespitin iptaliyle taşınmazların ölü ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ve komisyon kararının kesinleşmesi ile taşınmazların 30/05/2008 tarihinde tapu kaydı oluşmuştur. Dava konusu taşınmazlar, tapu kütüğünde halen davalıların murisi adına kayıtlıdır. Dosya içerisinde bulunan nüfus kaydından, muris ..."nın 16/10/1974 tarihinde vefat ettiği ve geriye mirasçı olarak davalıların kaldığı anlaşılmıştır. Öte yandan, dava konusu taşınmazların davalıların murisi olan ..."ndan kaldığı tartışmasızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, murise ait nizalı taşınmazların mirasçılardan sadece ... tarafından satılmasından kaynaklanmaktadır.
TMK.nun 701. maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı Kanunun 702. maddesinde, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Başka bir anlatımla; elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde mirasçılardan birinin tek başına tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Davaya cevap veren ve yargılama oturumlarına katılan bir kısım davalılar ve vekili, nizalı taşınmazların taksim edilmediğini açıklamışlardır. Dinlenen yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taksim olgusu konusunda açıklama yapmamışlardır. Davalılardan ..."nın, murislerinin ölümünden itibaren 1993 yılına kadar, dava konusu taşınmazların davalı kardeşleri ... tarafından kullanıldığını açıklamış ise de, bu açıklamadan nizalı yerlerin davalılar arasında taksim yapıldığının kabulü anlamına gelmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, diğer mirasçıların taşınmazın kullanılmasına ses çıkarmamış olmaları taksim yapıldığı şeklinde yorumlanamayacağı gibi ..."nın da zilyetliğini tereke adına sürdürdüğünün kabulü gerekir. Bu kapsamda, dava konusu taşınmazların davalıların murisi ..."ndan kaldığı ve davalı mirasçılar arasında taksim yapıldığı ispatlanamadığına göre, terekeye ait nizalı yerlerin bir mirasçı tarafından, mirasçı olmayan 3. kişi konumundaki davacıya satışı kural olarak ve koşulları gerçekleşmediğinden geçerli değildir. Davanın reddine karar vermek gerekirken kabul kararı verilmesi isabetli olmamıştır.
Öte yandan, HUMK.nun da dahili dava yoluyla taraf teşkiline ilişkin bir müessese de söz konusu değildir. Davalı ... ile bir kısım dahili davalılar ..., ..., ... ve ..."ın ortak vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ve bir kısım dahili davalılara iadesine 14.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.