17. Hukuk Dairesi 2016/5936 E. , 2016/7412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili; davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı davacıya ait aracın kızının kullanması esnasında hasar gördüğünü, davalı tarafından zarar bedelinin karşılanması talebinin reddedildiğini, ağır hasarlı aracı nedeniyle uğradığı zararının ve kullanamadığı süre için uğradığı zararın tespiti ile davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; sürücü değişikliği yapıldığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre konusunda uzman olmayan bilirkişinin kamera kayıtlarından çekilen net olmayan fotoğraflarda araç sürücüsünün erkek olarak görüldüğünü bildirildiği, tanık beyanında araç yanında iki erkek şahsın göründüğünün belirtildiği, kaza yerini terk eden sürücünün ispatla yükümlü olduğu ve araç sürücüsünün sürücü değişikliği yapması ihtimali ile sürücünün alkollü olup olmadığının tespitini engellediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
Somut olayda riskin gerçekleştiği sabit olup, bu riskin farklı şekillerde gerçekleştiği iddiasını davalı sigortacı ispat etmek zorundadır. Sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığı, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir.
Somut olaya bakıldığında; 19.05.2012 tarihinde tek taraflı trafik kazasının meydana geldiği, davalının olayda sürücü değişikliği ve alkollü sevk ihtimaline dayanarak davacıya tazminat ödemekten kaçındığı görülmektedir.
Mahkemece, konusunda uzman olmayan bilirkişinin net olmayan kamera kayıtlarından çekilen fotoğraflarda araç sürücüsünün erkek olarak görüldüğünü bildirilmiş olmasına, ayrıca karakol nöbetçisinin mahkeme huzurunda tanık sıfatıyla verdiği ifadede, araç yanında iki erkek şahsı gördüğün yönündeki beyanına itibar edilerek davacının doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa savcılık dosyasındaki kamera inceleme tutanaklarında şahsın cinsiyetinin tespit edilemediği belirtilmiş ve gerçekten sürücü olduğu iddia edilen şahsın alkollü olup olmadığı da tespit edilememiştir. Anılan gerekçelerle ile davacının doğru bildirim yükümlülüğüne uymadığı sonucuna varılması doğru olmamıştır.
Yukarıda anılan Kanun hükümleri gereği ispat yükü üzerinde bulunan davalı sigortacı bunun dışında ispata yarar delil getirememektedir. Davalı sigortacının oluşun farklı olduğu ve teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Dosya kapsamına göre kazada davacı tarafın sürücü değişikliği yaptığı hususunun sabit olmadığı, kaldı ki bu husus sabit olsa bile, bunun tek başına doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeme veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar etme anlamına gelmeyeceği ve dolayısıyla ispat külfetinin de yer değiştirmeyeceği açıktır.
Bu durumda mahkemece, davaya konu rizikonun gerçekleşmesiyle davacı aracında meydana gelen hasarın, kasko poliçesi teminatı kapsamında olduğu gözetilmek suretiyle, hasar bedelinin belirlenmesi bakımından uzman bilirkişiden alınan raporlar değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.