17. Hukuk Dairesi 2016/5977 E. , 2016/7423 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili; davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın kusuru ile neden oldukları kazada davacıya ait aracın hasarlandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araçta tamirat nedeniyle meydana gelen değer kaybı için şimdilik 10.000 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; kazanın oluşumunda davacının kusurlu olduğunu ve talep edilen değer kaybının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 5.625,00 TL değer kaybı alacağının olay tarihi olan 27.11.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK 297/c maddesi gereğince hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulü ile davalının %75 kusur oranına tekabül eden 5.625,00 TL değer kaybı bedeline hükmedilmiş, gerekçe kısmında ise davalıların malik ve sürücüsü bulunduğu araç ile % 75 oranında kusurlu olarak davacıya ait araca çarptığı ve bu çarpmadan dolayı değer kaybının oluştuğu, bilirkişi raporunda tespit edilen değer kaybının davalılardan tahsiline karar verildiği belirtilmiştir.
Dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunda alternatifli şekilde bir değerlendirme yapılarak ... plaka numaralı otomobilin sürücüsü ...ı’nın beyanına göre tamamen kusursuz olduğu, sürücü ..."un %100 asli ve tam kusurlu olduğu; ... plaka numaralı tırın sürücüsü ..."un beyanına göre %75 oranda asli kusurlu olduğu, sürücü ... %25 yirmibeş oranda tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak mahkemenin hükme esas aldığı davalının %75 kusur oranını hangi gerekçeyle esas aldığı gerekçeden anlaşılamamaktadır. Mahkemenin kararını hangi gerekçeyle ve nasıl oluşturduğu net olmayıp karar denetime elverişli değildir. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki değer kaybının tespiti, Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın hesaplama yapılarak sağlanmıştır. Değer kaybı konusunda bu şekilde bir değerlendirme ile değer kaybının tespit olunduğu bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının yeniden hesaplanması konusunda aynı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hükmü elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir
3-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair ve davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.