8. Hukuk Dairesi 2011/4647 E. , 2012/896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Akçadağ Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 21.01.2011 gün ve 158/23 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar ... ve ... dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını bildirdikleri yaklaşık 5.000"er m2 yüzölçüme sahip iki ayrı taşınmazın babalarından mirasçılara intikal ettiğini, mirasçılar arasında yapılan taksimle kendilerine düştüğünü ancak yapılan kadastro çalışmalarında Hazine adına 144 ada 3 parsel sayısı ile tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, taşınmazların tapusunun iptali ile ayrı ayrı adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili 26.07.2007 tarihli yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, "davacı ..."ün davasının kısmen kabulü ile 144 ada 3 parsel sayılı taşınmazın Hazine üzerinde bulunan tapusunun iptaline, teknik bilirkişi ..."ın raporunda A harfi ile gösterilen 2.165,73 m2 yüzölçüme sahip yerin davacı ... adına tesciline, davacı ..."ün davasının kabulü ile Bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 10.214,58 m2 yüzölçüme sahip yerin tapusunun iptali ile ayrı bir parsel numarasıyla tapuya tesciline ve oluşan bu parsel içinde 5000 m2"lik yerin davacı adına tesciline" karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu 144 ada 3 parsel sayılı taşınmaz senetsizden ham toprak vasfı ile 12.08.1996 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, tutanak itirazsız olarak 19.08.1997 tarihinde kesinleşmiştir. Kural olarak böyle bir yerin koşullarının gerçekleşmesi halinde zilyetlikle kazanılması mümkündür. ...//.
Mahkemece mahallinde yapılan 24.09.2007 tarihli keşifte dinlenen ziraat mühendisi bilirkişi Esbat Kurt 10.10.2007 tarihli raporunda; her iki taşınmazla ilgili olarak ""...taşınmaz, boş taşlık-kayalık bir arazidir. Taşınmaz içinde kayalık ve taşlık alanlar, otlatma kapasitesi ve ot kalitesi düşük otlar/ bitkiler, kuşburnu, yabani armut ve alıç ağaçları mevcuttur. Ağaçlar değişik yaşlardadır. Taşınmazın geçmişte ve halihazırda tarım arazisi olarak kullanılan bir bölümüne rastlanmamıştır... VI. ve VIII. Sınıf tarım dışı taşlık, kayalık arazidir...."" şeklinde görüş bildirmiş , bilirkişinin bu beyanları rapordaki değişik resimler ve mahkemenin gözlemi ile de doğrulanmıştır.
Saptanan bu durum karşısında mahkemece 28.07.2009 tarihinde ve 29.06.2010 tarihinde yapılan keşif neticesi elde edilen ziraat mühendisi bilirkişilerin somut ve bilimsel bir veriye dayanmayan "davaya konu taşınmazların tarım arazisi vasfında olduğu" şeklindeki görüşüne ve takdiri delil niteliğindeki yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilerek, taşınmazın halen taşlık, kayalık vasfında tarım dışı yerlerden olduğu göz önünde bulundurulmadan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmiş olması doğru ve isabetli görülmemiştir. Çünkü uzman bilirkişi Ziraat Mühendisinin 10.10.2007 tarihli raporu, somut ve bilimsel veriler içermekte olup, kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin gerçek niteliklerini yansıttığından diğer uzman bilirkişilerin raporlarına değer verilemez ve takdiri delil niteliğinde bulunan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına üstünlük tanınamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.