Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4636
Karar No: 2012/898
Karar Tarihi: 16.2.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/4636 Esas 2012/898 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/4636 E.  ,  2012/898 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2011 gün ve 238/113 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu yerin vekil edenin babası ...tarafından 25.12.1953 tarihinde haricen satın alındığını, vekil edeni ile kardeşi harman yeri olarak kullandığını, ...’nin dava konusu taşınmazı kardeşi Mustafa Karatepe ile köy içindeki taşınmazla takas ettiğini, kadastro çalışmaları sırasında harman yeri olarak kullanılan taşınmaz bölümlerinin bir bütün olarak 101 ada 1041 sayılı parsel ile Hazine adına ham toprak niteliğiyle 3372,76 m2 yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edildiğini açıklayarak dava konusu parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, dava konusu yerin 14.9.2010 tarihli dilekçeyle satışının istenilmesi üzerine 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45.maddesi gereğince açık teklif usulüyle yapılan ihale sonunda Mehmet Karatepe’ye satıldığını açıklamıştır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın 10 yıldan beri kullanılmadığını, sadece yılın belirli bir mevsiminde harman dökülmek suretiyle 1-1,5 ay gibi bir süre için kullanıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, 25.12.1953 tarihli harici satın alma senedi, eklemeli zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 3.7.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle 3372,76 m2 yüzölçümlü olarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.maddesi gereğince Hazine adına tespit edildiği anlaşılmıştır. Kadastro tutanağı 11.10.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacının babası ...’den kaldığını, ölümü ile mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu 101 ada 1041 sayılı parselin teknik bilirkişinin krokisi üzerinde C harfi ile işaretlenen bölümün murisin mirasçısı Ali’ye, B ile belirlenen bölümün davacıya, bitişikte bulunan 1038 sayılı parselin yeri ise kardeşleri Hafize’ye düştüğünü, Hafize tarafından oğlu Kazım’a verildiğini, dava konusu yerin harman olarak daha önceleri kullanıldığını ve harici satış senedinin açıklanan bölümleri kapsadığını bildirmişlerdir. Davacı tarafın dayandığı 25.12.1953 tarihli harici satış senedi üzerinde yapılan incelemede 4 dönümlük harman yerinin Mustafa Akyıldız tarafından davacının babası ...’ye bedeli karşılığında satıldığı belirlenmiştir. Bu senedin dava konusu 1041 sayılı parsel içerisinde B, C ve bunun dışında 1038 sayılı parseli kapsadığı keşifte dinlenen yerel bilirkişi tarafından doğrulanmıştır. Dosya içerisinde bulunan orijinal paftaya göre harici satış senedi kapsamında kalan ve kadastro çalışmaları sırasında 101 ada 1041 ve 1038 sayılı parsellerle belirlenen taşınmazların köy yerleşim alanı içerisinde kaldığı anlaşıldığına göre arsa olarak kullanıldığının kabulü gerekir. Daire uygulaması uyarınca kural olarak arsaya dönüşen yerler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik aranmaz. Genel harman yeri niteliğinde bulunmayan özel harman yerleri yılın belirli bir mevsiminde ve belirli süreler içinde kullanılmış olması özel mülkiyete konu yapılmasına ve zilyetlikle edinilmesine engel oluşturmaz.
    Taşınmazın gerçek kişiden satın alındığı bu nedenle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, kamu hizmetine tahsis edilen ya da orta malı niteliğinde bulunan yerlerden olmadığı da dosya kapsamıyla sabittir. Muris ...’nin üç mirasçısı olup taşınmazın murisin ölümünden sonra üç kardeş arasında paylaşıldığı da bir gerçektir.
    Ne var ki, dava konusu taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tutanakları ile kadastro sırasında komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları getirtilip taşınmazın niteliği açısından denetlenmediği gibi Hazinenin savunmasında açıkladığı üzere ihale sonucu taşınmazın üçüncü kişiye geçip geçmediği, tapu malikinin değişip değişmediği konuları üzerinde de durulmamış, gerçeklik derecesi saptanamamıştır. Tescili istenen taşınmazın belirtilen eksik araştırma nedeniyle niteliği konusunda duraksama söz konusu olup, bu yönde gerekli araştırma ve inceleme yapılması gerekir. Bu nedenle dava konusu 101 ada 1041 sayılı parsele komşu 1037, 1038, 1039, 1040, 1042 ve 1043 sayılı parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerin keşifte zemine uygulanması, taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, taşınmazın gerçek niteliğinin belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların ne biçimde dinlenecekleri konusunda ...nun 243, 244, 259 ve 290/2.maddelerinin göz önünde tutulması Hazinenin savunması ve 2886 sayılı Kanun hükümleri uyarınca 1041 sayılı parselin açık artırma usulüyle satıldığı gözetilerek 101 ada 1041 sayılı parselin oluşan bu durum karşısında yeni tapu kaydının getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde değerlendirilmesi, taşınmaz el değiştirmiş ise, ...nun 125.(HUMK. m.186) maddesi gereğince davacıdan seçimlik hakkının sorulması, yeni malike karşı mülkiyet hakkı bakımından davanın devamını istediği taktirde yeni malike davanın yöneltilmesi, davaya katıldığı taktirde delillerini sunması konusunda kendisine süre ve imkan tanınması, açık teklif usulü ile taşınmazı alan Mehmet Karatepe’nin somut olayda iyi veya kötü niyetli olup olmadığının TMK.nun 1023 ve 1024.maddelerinin kapsamı karşısında değerlendirilmesi, davacı ile Mehmet Karatepe arasındaki yakın ilişki ve akrabalık derecesinin belirlenmesi, davacı ile Mehmet Karatepe’nin yakın akraba olmaları ya da aynı köyde oturmaları halinde dava konusu taşınmazın kime ait olduğunu bilmesi gereken ya da bilebilecek durumda olan kişilerden olduğu kabul edilerek 14.2.1951 tarih ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca alımda kötü niyetli olduğunun kabulü, bu konuda aynı zamanda 8.11.1991 tarih ve 4/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının göz önünde bulundurulması (14.02.1951 tarih ve 17/1 sayılı YİBK kararında; “... iyi veya kötü niyeti belirmiş olan bir kişinin kötü niyetli bulunduğunun ayrıca ispatlandırılması gerekmez. Vakıa ve karinelerden hareketle olayda kanunen iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve vecih kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi veya kötü niyetin bu durumda mahkemece re"sen nazara alınabileceğine...”), Mehmet Karatepe’nin iyi niyetli olduğunun saptanması durumunda ise, krokide B harfi ile gösterilen 1199 m2’lik yer için zilyetlikle kazanma koşullarının da davacı yararına oluştuğunun saptanması durumunda mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesinin düşünülmesi gerekirken, hatalı nitelendirme, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı, ihale ile taşınmaz karardan önce Mehmet Karatepe’ye geçtiyse Hazine bakımından iptal ve tescile karar verilmesi de yerinde değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3.maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 16.2.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi