
Esas No: 2013/2388
Karar No: 2013/4005
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/2388 Esas 2013/4005 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BİLECİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2011/247-2012/175
Yanlar arasında görülen vasiyetnamenin iptali ile tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulü ile tenkise ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile katılma yoluyla davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, vasiyetnamenin iptali, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteklerine ilişkin olup, yargılama neticesinde tenkis isteğinin kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesince özetle; “ Hükme esas alınan bilirkişi raporunun 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu"nun tenkise ilişkin hükümlerinde belirlenen esaslar doğrultusunda hazırlanmadığı, faizin başlangıcının da karar tarihi olması gerektiği ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile tenkise karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmakla tarafları yararına usuli kazanılmış haklar doğar. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, bozmada işaret edilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak davanın sonuca bağlanmasından ibarettir.
Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki, miras bırakanın pasif terekesi tespit edilmeyerek bu hususun bilirkişinin takdirine bırakıldığı, tasarrufa konu taşınmazların sabit tenkis oranında bölünüp bölünemeyeceği araştırılıp saptanmadan davalı tarafa tercih hakkının sorulduğu, öte yandan, miras bırakan 28.12.2008 tarihinde öldüğü ve mahkemece davalıya tercih hakkının kullandırıldığı 04.11.2011 tarihine kadar yaklaşık 3 yıl geçtiği halde, bilirkişilere tercih tarihi itibariyle taşınmazların değerleri tespit ettirilmeden, diğer taraftan, davalının da mirasta saklı pay sahibi olup, kendisine yapılan kazandırmadan saklı paydan fazlası ile sorumlu olacağı dikkate alınmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; bozma ilamında değinilen hususlar gözetilmek suretiyle öncelikle miras bırakanın aktif ve pasif terekesinin sağlıklı olarak tespit edilmesi, ondan sonra uzman bilirkişi marifetiyle sabit tenkis oranı belirlenerek çekişmeli taşınmazların belirlenen sabit tenkis oranında bölünüp bölünemeyeceği konusunda ilgili makamlardan bilgi alınması, bölünmesi mümkün ise taraflar adına tesciline karar verilmesi, bölünmesi mümkün değil ise davalı tarafa bu aşamada Türk Medeni Kanunu"nun 564. maddesi gereğince tercih hakkının hatırlatılması, ondan sonra 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca süratle sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değerinin belirlenmesi, bozma ilamında değinilen ilkeler gözetilerek araştırma ve incelemenin tamamlanması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekili ile katılma yoluyla kararı temyiz eden davalının belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.