8. Hukuk Dairesi 2011/5331 E. , 2012/1336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Şarkışla Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 31.05.2011 gün ve 16/427 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, mirasen intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 151 ada 266 parselin tapu kaydının iptaliyle 15 dönümünün vekil edeni ..., 15 dönümünün ise vekil edeni ... adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 151 ada 266 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişinin 25.05.2011 tarihli rapor ve krokisinde A ile gösterilen 34286,68 m²"lik yerin tapu kaydının iptaliyle ½"şer pay oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu 151 ada 266 parsel; kadastro çalışmaları sırasında "ham toprak" niteliğiyle 77.643,78 m2 olarak Hazine adına tesbit görmüş ve itirazsız kesinleşmiştir. Davacılar TMK.nun 713/1. maddesine tutunduklarına göre: Bu maddede yazılı olan koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması zorunludur.
Taşınmaz ham toprak niteliği ile 77.643,78 m2 büyüklüğünde bir yer olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğine göre kural olarak bu gibi yerlerin imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Yapılan bu saptama ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre taşınmazın niteliği konusunda duraksama söz konusudur.
Bu nedenle bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tutanağının düzenlendiği 02.10.2000 tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1970-1980 yılları arası) ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirleneceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılması mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın bugünkü hali ve tespit tarihi itibariyle niteliği konusunda bilimsel içerikli görüş ve kapsamlı rapor alınması, kadastro elemanından taşınmazla ilgili ölçekli ya da koordinatlı kroki ve rapor istenmesi, bundan sonra jeodezi (fotoğrametri) uzmanı marifetiyle taşınmaza ilişkin olarak kadastro tutanağının düzenlendiği tarihten geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının merciinden istenip getirilerek stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda üç boyutlu olarak incelemesi yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Şahit ve bilirkişi sözlerinin ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz imar-ihyaya tabi yerlerden ise imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Ayrıca, dava konusu 151 ada 266 parsele komşu 151 ada 150, 156, 265, 267 sayılı parsellerin kadastro tutanak ve eklerinin onaylı okunaklı fotokopileri ile eğer kadastro sırasında bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları varsa bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, revizyon gören kayıtların, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin 151 ada 266 parsel yönünü ne ve kim gösterdikleri hususu üzerinde durulması, belirlemelerin teknik bilirkişiye ölçekli krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilemeyen hallerde; zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Mahkemece yapılan araştırma sonucunda Altınyayla Tapu Müdürlüğünün 24.03.2011 tarihli karşılık yazısı ekindeki senetsiz defteri sayfasının onaylı fotokopisinde, 119 ada 9 parselde kayıtlı 70886,72 m²"lik ve 151 ada 156 parselde kayıtlı 18799,30 m²"lik yerin davacı ... adına kadastro çalışmaları sonucunda tespit edildiği anlaşılmaktadır. Ziraat bilirkişisi 24.05.2009 tarihli raporunda davaya konu taşınmazın kuru nitelikte tarım arazisi olduğunu bildirmiş ise de; 5403 sayılı Yasa uyarınca bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Noksan soruşturmayla hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, yukarıdaki eksiklikler ikmal edildikten sonra açıklandığı üzere keşif yapılarak tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün
yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.