
Esas No: 2021/2172
Karar No: 2022/748
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/2172 Esas 2022/748 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/2172 E. , 2022/748 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki sağlık sigorta poliçesinden kaynaklanan itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davacı ile davalı arasında ... Sigorta Poliçesi imzalandığını, imzalanan bu poliçe ile davacıya 17/03/2012 başlangıç tarihli 1 yıl süreli sağlık sigortasından faydalanılacağı, davacının sağlık sorunları nedeniyle 09/10/2012 tarihinde ... Hastanesi'nde tedavi olduğunu, müvekkilinin hastanede sigorta şirketinden onay almasına rağmen hastaneden çıkış işlemleri sırasında muhasebe tarafından davalı ... şirketinin ödeme yapmadığının bildirildiği, borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/4209 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu belirterek, icra dairesine yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; imzalanan poliçe kapsamında davacıya yöneltilen sağlık problemi ile ilgili tüm sorulara hayır cevabını verdiği, buna göre beyanların esas alınarak sözleşme imzalandığı, davacının geçirdiği operasyona konu kemik ve eklem rahatsızlığının poliçe başlangıç tarihi öncesine dayandığının öğrenildiği, yapılan incelemelerde 25/11/2009 tarihli Central Kozyatağı Hastanesi'nde muayene olduğu ve tedavi gördüğünün belirlendiği, Poliçe Özel Şartlarının teminat kapsamı dışında kalan durumları taşıyan 15. madde gereğince, poliçe öncesi var olan maluliyet veya hastalığın gerektirdiği ameliyat ve tedavi giderleri ile ilgili giderlerin kapsam dışında bırakıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, takip tarihinden sonra tahsile kadar asıl alacağa yıllık yasal temerrüt faizi uygulanmasına, takibe konu asıl alacağın likit olduğu kabul edilmekle asıl alacağın %20'si tutarındaki 1.436,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan 17. Hukuk Dairesinin 21/05/2018 gün ve 2015/16047 Esas 2018/5288 karar sayılı ilamında “davacı ile davalı ... şirketi arasındaki ilişkinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu dolayısıyla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu” gerekçesiyle görev yönünden hüküm bozulmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 1.İcra Müdürlüğünün 2014/4209 E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 7.180,00 TL asıl alacak ve 846,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.026,26 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa (7.180,00 TL) işleyecek yıllık yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin 21,24 TL istemin reddine, İ.İ.K'nın 67.maddesi gereğince asıl alacak tutarının %20'si oranında takdir edilen 1.436,00 TL'nin icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, sağlık sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, sağ kolda kistik lezyon rahatsızlığı sebebiyle tedavisine ilişkin ödemelerin tahsilini sigortalısı olduğu davalı ... şirketinden talep etmiştir.
Davalı taraf ise, sigortalının 2009 yılında geçirmiş olduğu sağ humerus üst uç kırığı şikayetine bağlı olarak velpau bandajı ile tedavi uygulanmış olduğu, omuz grafisi sonucuna göre de humerus diyafız proksimalinde oblik fraktür mevcut olduğu, fraktür kömürlerinin hafif rözorpsiyon gösterdiği ve kısmi endosteal kal olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle davacının davaya konu 2012 tarihli kemik ve eklem kıkırdağı benign neoplazm rahatsızlığının poliçe başlangıç tarihinden öncesine dayandığını, bu nedenle sorumlu olmadıklarını belirtmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 266. (1086 Sayılı HUMK m. 275) maddesinde, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece, husumetten red karar verilen İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/78 Esas sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi eldeki davada hükme esas alınmıştır. Söz konusu raporda, "dava konusu tedavi giderlerinin, davalının itirazında ileri sürdüğü gibi önceki rahatsızlığının devamı mahiyetinde değil sağ omuzda meydana gelen kistin alınması ile ilgili bir ameliyat olduğu, daha önceki kırıkla ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle poliçe düzenlenirken daha önceki kırığın beyan edilmemiş olmasının, talep edilen tedavi giderleri ile arasında bağlantı olmaması nedeniyle, talebin teminat kapsamı dışında sayılmasına dayanak oluşturmayacağı, davacının davaya konu ettiği tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamında bulunduğu, tedavi giderlerinin 7.180,00 TL olduğu, davalı şirketin bu miktarı poliçeden tazmin etme yükümlülüğünün bulunduğu" belirtilmiştir. Alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek dosya faiz hesabı noktasında ek rapor alınmak için tekrardan bilirkişiye tevdi edilmiş alınan 05.03.2015 tarihli raporda özetle, "7.180,00 TL asıl alacağa takip tarihi itibariyle 846,26 TL faizin işlemiş olduğu" belirtilmiştir.
Yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli olmayıp hükme esas alınan rapor avukat tarafından düzenlenmiş olup hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Buna göre, mahkemece davacının tüm tıbbi tedavi evrakları da getirtilerek, davacının poliçenin imzalanmasından önceye dayalı rahatsızlığı ile davaya konu tedavi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda, konusunda uzman doktor bilirkişiden (ortopedi) iddia ve itirazları karşılayan, denetime elverişli, ayrıntılı, gerekçeli bir rapor alınarak bu hususun tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan yetersiz bilirkişi raporuna istinaden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.