8. Hukuk Dairesi 2011/4361 E. , 2012/1514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi
... ve ... ile ...Kılavuz ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair Karataş Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 11.03.2011 gün ve 9/68 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dışı Hazine adına kayıtlı bulunan 283 parselin vekil edenlerinin zilyetliğinde bulunduğunu, müvekkili ..."un hastalık nedeniyle yurt dışına gitmesini fırsat bilen davalılardan ...in Mal Müdürlüğüne ecrimisil ödeyerek, 4070 sayılı Kanuna dayalı olarak davacıların zilyetliğinde bulunan taşınmazı belirlenen fiyat ve ihale ile satın aldığını, müvekkillerinin 283 parselin davalı ..."e yapılan satışın iptali için Adana 2. İdare Mahkemesine dava açtığını, Hazinenin 91 nolu parselinden ifrazen gelen 283 parsele 35-40 yıldan beri ecrimisil ödemek suretiyle vekil edenlerinin zilyet olduğunu, müvekkillerin haklarının devamı ile zarar ziyanın tazmini hakkında dava haklarının saklı tutularak, haksız olarak müdahalede bulunan davalı ... ve onun adına tarlaya müdahale eden davalı ..."nin müdahalelerinin men"ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, vekil edeni ..."ın taşınmazla ilgisinin bulunmadığını, vekil edeni ...Kılavuz"un dava konusu taşınmazı 25-30 yıldan bu yana zilyetliğinde bulundurduğunu, kaldı ki, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan dava konusu 283 parsel sayılı taşınmazı Mal Müdürlüğü"ne müracaat ederek satın aldığını, satış parasının bir kısmının ödendiğini, o zamandan bugüne kadar nizasız fasılasız zilyet olduklarını, davacıların zilyetliklerinin ve haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların hiçbirinde mülkiyet hakkı bulunmadığı, zilyetlik hakları bulunduğu, HUMK.na göre zilyetliğin üstün hakkı iddia edene itibar olunacağından mal Müdürlüğünün müzekkere cevabına göre son kullanıcının davalı ... olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 981 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Davanın açıldığı tarihte, taşınmaz veya taşınmaz bölümleri üzerindeki üstün zilyetlik kimde ise kural olarak onun zilyetliğinin korunması ve olayda TMK.nun 984. maddesindeki hak düşürücü sürelerin gözönünde tutulması gerekmektedir.
Dava konusu 283 parselin geldisi olan 91 parsel: Hazine adına tapuda kayıtlı iken, 4070 sayılı Kanuna göre, davalı ... Kılavuz"un satış isteği idarece kabul edilip, Vali oluru alındıktan sonra, ihale yoluyla, 2003 yılında, önce 283 ve 284 parseller olarak ifraz edilerek sonra ifraz edilen 283 parselin davalılardan Nimet"e satıldığı, davacılardan ..."un itirazı üzerine dava konusu idari işlemin iptaline karar verildiği, temyiz üzerine Danıştay 8.Dairesi tarafından kararın onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedilerek idari yargı kararının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Milli Emlak Müdürlüğünün 17.09.2004 tarih ve 2158 sayılı yazılarından; 91 parselden ifraz edilen 283 ve 284 parsellerin 4070 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, ...ve ..."a satışa izin veren 11.04.2003 gün ve 145 sayılı olurun iptal edildiği ve ...Kılavuz"un satış bedellerinin iadesinin uygun görüldüğü anlaşılmaktadır.
Dava konusu, 25.740 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğiyle Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmaza ait satış işlemi idari yargıda iptal edildiğine ve bu taşınmaz halen Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğuna, davacılar vekilinin zilyetliğin arkasında bulunan ayni veya şahsi bir hakka dayanmadığına göre, yanlar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince çözümlenmelidir.
Davacılardan Alaiddin ve kardeşi davalı ... tarafından Hazine adına tarla niteliğiyle kayıtlı 283 parsel sayılı taşınmazın ecrimisil ödemek suretiyle tasarruf edildiği anlaşılmakta ise de; en son kullanıcının davalı ... olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Dava dosyası ekinde bulunan Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.05.2007 tarih, 2006/417 Esas, 2007/704 Karar sayılı kararıyla Danıştay 8. Dairesinin 30.01.2009 tarih 2007/5938 Esas, 2009/753 Karar sayılı kararına göre; dava konusu 50.740 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğindeki taşınmazın, tapulama yoluyla 04.04.1977 tarihinde Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğu, taşınmazın "...04.03.1977 tarihinden 31.12.1998 tarihine kadar Halil, Nimet, Alaiddin, Salih, Orhan ve Nursel Erol"un kullandıklarının 29.01.1990 tarihli tutanakla belirlendiği ve bu altı kişi adına takdir edilen toplam 1.007.020 TL ecrimisilin 21.06.1999 tarihinde tahsil edildiği, yine 01.01.1990-31.12.1990 dönemi için 558.100 TL ecrimisil takdir edilerek aynı tarihli makbuzla adı geçen kişilerden alındığı, ...Kılavuz (Erol)"un taşınmazın 25.140 m2 kısmını değil 8456 m2"lik bölümünü kullandığı..." bu durum karşısında ...Erol"a yapılan satış işleminin 4070 sayılı Kanuna uygun olarak yapılmadığı ve hukuka uyarlılık görülmediğinden dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda ayrıntıları belirtilen Adana 2.İdare Mahkemesinin iptal kararı, Danıştay 8. Dairesi tarafından onanıp, 21.12.2009 tarihnde karar düzeltme talebi reddedilerek kesinleştiğine göre, kararda yazılı bulunan ve yukarıda açıklanan maddi bulguların dikkate alınması gerekmektedir. Sözü edilen kararlara göre, dava konusu 91 nolu ana parsel ve ifrazla oluşan 283 sayılı parselde 1999 yılına kadar davacı ... ile kardeşi davalı ..."in ayrı ayrı 8456 m2" lik kısımları kullandıklarının kabulü gerekir. Dosya kapsamına göre, 1999 yılında Hazine tarafından dava konusu 91 parselin ihaleye çıkarıldığı ve satılamadığı, bilahare 4 yıl sonra 4070 sayılı Yasaya göre, ihale ile satış yapıldığı ve iptal edildiği hususu da gözden uzak tutulmamalıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında aynen "…MK.896. (TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde, hakim, yalnız davacının gerçek ise zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir. Bu karar zilyetlik konusunda kesin hüküm meydana getirmez. ... mülkiyet hakkı vermez ve diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla yetkili mercilerde başkaca dava açmak hakkına dokunmaz..." denilmektedir.
Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve davada mülkiyet hakkı sahibi Hazine taraf bulunmadığına göre yanlar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 973 ve devamı maddelerine göre üstün zilyedin saptanarak çözümlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 06.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.