Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece 95 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne,diğer parseller yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı A. G. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece 95 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne diğer parseller yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu 15,71, 78 ve 80 parsel sayılı taşınmazların davacı ile davalı L.İ. ve dava dışı kişiler, diğer parsellerin ise davacı ile birlikte her iki davalı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet esasına göre kayıtlı olduğu kayden sabittir.
Bilindiği üzere, Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere TMK"nun 706, BK"nun 2l3, (TBK 237) TK"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında TMK"nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; dosya içeriğinden paydaşlar arasında parsel bazında fiili kullanım biçiminin oluştuğu izlenimi uyanmaktadır. Parsellerin paylaşılması şeklindeki fiili kullanıma itibar edilemeyeceği, fiili kullanma biçiminin her bir parsel için oluşturulması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece tüm bu yönlerde hükme yeterli araştırma yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, her bir parsel için yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 s. HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK"nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.