8. Hukuk Dairesi 2011/4168 E. , 2012/1935 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer artış payı alacağı
Özlem Şahin ile ... aralarındaki değer artış payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Arhavi Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 29.03.2011 gün ve 23/25 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 2005 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınarak davalı adına tescil edilen dükkanın (25 ada 46 parsel) tasfiyesi ve tapu kaydının 1/2 oranında iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş. 20.04.2010 ve takip eden 08.03.2011 tarihli oturumlarda, keşif sırasında belirlenen 35.000 TL değer üzerinden 1/2 bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiş, 20.07.2010 tarihli dilekçede, taşınmazın alınmasına kişisel malı niteliğindeki cins ve adedi bildirilen ziynet eşyalarının satılmasından elde edilen gelirle katkıda bulunduğunu açıklayarak taşınmaz bedelinin yarısının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, taşınmazın babası tarafından banka kredisi kullanılarak satın alındığını, önceki malik tarafından verilen vekâletnameden kaynaklanan nedenlerle vekil eden ... adına tescil edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, aşamalardaki dilekçesinde, ise davacının sadece 1.500 TL değerindeki altınlarını bozdurarak taşınmazın alınmasına katkıda bulunduğunu açıklamıştır.
Mahkemece,davacının kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarını vermek suretiyle taşınmazın alınmasına katkıda bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1.500 TL"nin davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 05.09.2005 tarihinde evlenmişler, 06.03.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 14.09.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka rejim seçilmediğinden (4722 s.K.m. 10) eşler arasında yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir (TMK. m. 202). Söz konusu mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 06.03.2007 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/son). TMK.nun 235/1. maddesi hükmüne göre; mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır.
Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi ulaşılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. HUMK.nun 74, 75 ve 76. maddeleri (6100 sayılı HMK.nun 33.m.) hükmüne göre, davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. Hâkim, tarafların yargılama oturumlarında ve dilekçelerinde kullandıkları sözcükler ve nitelendirme ile bağlı değildir. Davacı vekili aşamalardaki dilekçe ve beyanlarında vekil edeninin ziynet eşyalarını bozdurmak suretiyle taşınmazın alınmasına 7.970 TL katkıda bulunduğunu ileri sürmüş, davalı vekili davacının ziynet eşyalarıyla 1.500 TL katkı yaptığını açıklamış, davalı tanığı ve taşınmazı devralan ..."da aynı yönde beyanlarda bulunmuştur. Bu açıklamalara göre, davacının kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarını bozdurmak suretiyle taşınmazın alınmasına katkıda bulunduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Dosya muhtevası ve tapu kaydına göre; dava konusu 25 ada 46 parsel, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 03.01.2006 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiş, 21.06.2006 tarihinde satış yoluyla davalının babası ...’a devredilmiştir. Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK.m.227). Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır (TMK.236.m ).
Dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki açıklamalara göre; davacı vekilinin talebi dükkân üzerindeki değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK.nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir. Davacıya ait altınlar, TMK.220/2. bendi gereğince onun kişisel malı olup, bozdurulan altın parası ise, aynı maddenin 4.bendi uyarınca kişisel malların yerine geçen değer niteliğindedir. O halde dava; TMK.nun 227. maddesi uyarınca değer artış payından kaynaklanan alacak ve katılma alacağı isteğine ilişkin olup mahkemece, usulüne uygun olarak araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığa hatalı anlam yüklenerek farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Dava konusu taşınmaz 21.06.2006 tarihinde elden çıkarılmıştır. TMK’nun 227/2 “...Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde, hakim diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler” hükmünü içermektedir. Mahkemece, değer artış payı alacağının hesabı için öncelikle ziynet eşyalarının verildiği tarihteki değeri ile taşınmazın bu tarihteki sürüm (rayiç) değerinin ayrı ayrı saptanması, davacının katkı yaptığı tarihteki sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın (altın parası) toplamı gözetilerek davacı kadının yaptığı katkının sözü edilen toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı alacağı olarak karar altına alınması (TMK.nun 227). TMK.nun 232 ve 235/1. maddelerine göre taşınmazın tasfiye anındaki sürüm değeri, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi olarak eldeki davanın karar tarihine en yakın tarih olarak kabul edilmesi, değer artış payı hesaplanıp taşınmazın tasfiye anında belirlenecek değerinden düşürüldükten sonra kalan bakımından TMK.nun 231 ve 236/1. madde ve fıkrası uyarınca davacının katılma alacağının saptanması, dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olduğundan davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken yetersiz araştırma ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 25,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 19.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.