Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/771
Karar No: 2012/2154
Karar Tarihi: 26.03.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/771 Esas 2012/2154 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/771 E.  ,  2012/2154 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Tuzla Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 10.09.2009 gün ve 698/833 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin gider olmadığından reddine karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, tarafların 1966 yılında resmi nikah ile evlendiklerini, Tuzla Aile Mahkemesinin 23.5.2006 tarih, 2005/765 Esas – 2006/403 Karar sayılı kesinleşen ilamı ile TMK.nun 166 maddesi uyarınca boşandıklarını, boşanma davasının 14.09.2005 tarihinde açıldığını, dava konusu bir adet taşınmazın ve davalı adına olan banka mevduatının 2/3 payının vekil edenine ait olduğunu açıklayarak öncelikle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 2/3 payının müvekkili adına tapuya kayıt ve tescili, bu mümkün olmadığı takdirde 2/3 payın değeri belirlenerek yasal faiziyle birlikte bankadaki paraların da aynı oranda yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı tarafın dava konusu taşınmazı edinilmesinde hiçbir katkısının olmadığını, bu yerin davalının şahsi malı olduğunu tarafların on beş – yirmi yıldan beri ayrı yaşadıklarını, banka mevduatının da kendisine ait olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının reddine, davacının tazminat davasının kısmen kabulüne, 12.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu 740 nolu parsele ilişkin tapu kaydı getirtilmiştir. Davalının 23.01.1980 tarihinde bu yerden 128/112500 hisse satın aldığı görülmüştür. Resmi akit tablosu getirilmiştir. 23.01.1979 tarih ve 254 yevmiye numaralıdır. Satıcısı, ..., alıcısı Sakine Koçak ile Servet Koçak kapsamı 740 nolu parselden 256/112500 hissesi ... adına kayıtlı iken iş bu hissenin tamamının 30.000,00 TL bedel ile Sakine Koçak ve Servet Koçak’a eşit olarak satıldığı anlaşılmaktadır. Türkiye iş Bankası ... Şubesinden gelen yazı kapsamına göre Sakine Koçak adına 25.01.2005 tarihinde açılmış 02.10.2006 tarihinde kapatılmış 1283676 numaralı hesap ile ilgili ekstrelerin gönderilmiş olduğu görülmüştür. Dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir. Dava konusu taşınmaz üzerinde hali hazırda zemin ve bir normal katlı yapı bulunduğu, normal katdaki dairenin doksan m2 alanlı olduğu, dava tarihi itibarıyla iki katlı bina bedelinin 90.000,00 TL 2/3 payının da 60.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Keşif yapılmıştır. Davacı tanığı özetle, dava konusu tarladaki hissenin davacı tarafından satın alındığını, davalının da o yıllarda çalışmakta olduğunu bu arsanın alındığı tarihte davacının bir başka kadın ile ilişkisinin olduğunu söylemiştir. Davalı tanıklarından Zühal ile Meral özetle, tarafların çocukları olduklarını babalarının kapıcılık yaptığını başka bir kadın ile ilişkisi olduğunu, annesinin o yıllarda evlere temizliğe gittiğini, bu arsanın satın alınmasında babalarının hiçbir katkısının olmadığını söylemişlerdir. Boşanma ile ilgili dava dosyası ektedir. Davacısı Sakine Koçak davalısı ... olduğu şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma talep edildiği mahkemece tarafların karşılıklı boşanmayı kabul etmeleri ve başkaca bir talebinin olmadığı anlaşılmakla tarafların boşanmalarına karar verildiği temyiz edilmemekle 14.09.2006 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık evlilik birliği devam ederken davalı eş adına üçüncü kişiden satın alınan arsa payı ile davalı adına olan banka hesabındaki paranın birikiminde davacının katkısının bulunup bulunmadığında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere ve kural olarak; bedeli taraflardan birisi tarafından ödenerek üçüncü kişiden diğeri adına satın alınan taşınmaz mal ya da taşıt vs. için Dairenin ve Yargıtay’ın kararlık kazanmış uygulamalarına göre gizli bağış olduğu, gizli bağışda bulunanın diğer taraftan herhangi bir hak talep edemeyeceği anlaşılmakla davacının iptal tescil ya da 2/3 oranındaki tazminata ilişkin talepleri yerinde görülmemiştir. Bundan ayrı, dinlenen tanık anlatımları da bu olguyu doğrulamakta olup davacının başka bir kadın ile ayrı yaşaması ve bankadaki hesabın oluşmasında, arsa payının satın alınmasında ve üzerindeki binanın yaptırılmasında bir katkısının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davacının davasının reddine karar vermek gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3 maddesinin yollaması ile HUMK.nun 428 maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 26.03.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Dava, 743 sayılı TKM.nun 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallar nedeni ile istenilen katkı payı alacağına ilişkindir.
    Mahkemece, davacının sadece iki katlı binanın üzerinde bulunduğu arsanın alımına yarı oranında katkısının bulunduğu gerekçesi ile belirlenen 24.000,00 TL değer üzerinden 12.000,00 TL’nin hüküm altına alınmasına ilişkin kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yüksek Daire çoğunluğunca, davacının yaptığı katkının bağış niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma sevk edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz ile bankadaki hesaplarında bulunan para bakımından 2/3 oranında katkısının bulunduğunu bu nedenle öncelikle taşınmazın tapu kaydının ½ oranında iptali ile vekil edeni adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin yarısı ile bankalardaki hesaplarda bulunan paranın yarısının katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Taraflar 02.07.1975 tarihinde evlenmiş, 14.09.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabul ile sonuçlanması ve 14.09.2006 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır.
    Eşler arasında 02.07.1975 evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre (4722 s.K.m.10/1) 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 14.09.2005 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202). Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı 14.09.2005 tarihinde sona ermiştir.
    Uyuşmazlık ve temyize konu olan 740 sayılı parselde 256/112500 payı, 23.01.1979 tarihinde tapuda yapılan satış ve devir ile ... tarafından davalı ... Koçak"a satılmış ve davalı ... tarafından bu tarihte edinilmiştir.
    Görüldüğü gibi, taşınmaz mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı ... (Koçak) tarafından satın alınmıştır.
    Dava dosyası ile boşanma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre, davalı ev hanımı olup ancak haftada birkaç gün evlere temizlik işine gittiği ve bu şekilde para elde ettiği, davacının ise, çalışan biri olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık beyanlarına göre 740 sayılı parselde bulunan davalı adına kayıtlı pay üzerinde yapılan binanın her iki katının da davalının kendi imkanları ile ve yakınlarının desteği ile yapıldığı açıklanmıştır. Haftada sadece birkaç gün temizlik işlerine giderek kazandığı para ile ve yakınlarının desteği ile iki katlı binayı tek başına yapması hayatın olağan akışına pek uygun düşmemektedir.
    Öte yandan, Yüksek Daire çoğunluğu bozma gerekçesinde; "Bilindiği üzere ve kural olarak bedeli taraflardan birisi tarafından ödenerek üçüncü kişiden diğeri adına satın alınan taşınmaz mal ya da taşıt vs için Dairenin ve Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre gizli bağış olduğu, gizli bağış da bulunanın diğer taraftan herhangi bir hak talep edemeyeceği anlaşılmakla, davacının iptal tescil ya da 2/3 oranındaki tazminata ilişkin talepleri yerinde görülmemiştir. Bundan ayrı dinlenen tanık anlatımları da bu olguyu doğrulamakta olup davacının başka bir kadın ile ayrı yaşaması ve bankadaki hesabın oluşmasında arsa payının satın alınmasında ve üzerindeki binanın yaptırılmasına bir katkısının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken …" açıklamasına yer verilmiştir.
    Davacının hangi açıklamasının ya da dosyadaki hangi bilginin bağışı çağrıştırdığı konusunda bozma gerekçesinde yer verilmediği gibi açıklanan gerekçe dosya kapsamı ile de örtüşmemektedir. Soyut kavramlara dayalı bağış gerekçesinin yerinde olmadığı açıktır. Dairenin böyle bir uygulaması da bulunmamaktadır. Davacının yanlış bir takım davranışlarda bulunması da bağışın gerekçesi olamaz. Davacı vekili dava dilekçesinin birinci sayfasının dört nolu bendinde; “4721 sayılı TMK.nun ilgili maddeleri gereğince evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesinin hakim olduğunu, bu düşünce nedeni ile de ortak yaşamı ve geleceği güven altına almak amacı ile eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışına uygun bulunduğunu karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içinde eşler arasındaki hukuki ilişkinin yazılı sözleşmeye bağlamalarının beklenemeyeceğini…” vurgulamıştır. Davacı vekilinin bu açıklaması da bağış iradesini çağrıştırmadığı gibi davacıda bağış iradesine yönelik kastın olduğu da söylenemez. Kaldı ki, bu ibareler bozmada bağış gerekçesi de yapılmamıştır. Mahkemenin de bu yönde bir değerlendirmesi yoktur.
    Bundan ayrı davacı vekili dava dilekçesinde, yemin deliline de dayanmıştır. Olayın açıklığa kavuşmamış bulunması veya duraksamanın söz konusu olması hallerinde yemin teklif ve kabul olanağı bulunmaktadır. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde eşlerin birbirlerinin edinildikleri mallarına katkılarının kanıtlanması halinde yaptıkları katkı oranında katkı payı alacağını hak edebilirler. Yani bir eşin diğer eşin malına yaptığı katkının para veya para ile ölçülebilen maddi bir katkının kanıtlanması halinde alacak hakkı doğar.
    Mahkemece yapılan hesaplama yöntemi de bu bakımdan hatalıdır. Ne var ki, yukarıda yapılan açıklamalar ve belirtilen eksiklikler temyiz edenin sıfatı ve aleyhe bozma yasağı kuralı nedeniyle bozma olarak önerilmemiştir
    Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davacıda bağışlama kastı ve iradesi bulunmadığı gibi bunu çağrıştıran dosya kapsamında bilgi ve belgelere de rastlanılmadığından hükmün onanması gerekirken, davacının yaptığı katkının bağış olarak nitelendirilmesi ve davanın reddine karar verilmesi biçiminde gerçekleşen Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyorum. 26.03.2012


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi