8. Hukuk Dairesi 2012/1069 E. , 2012/2171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Arıklı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.12.2010 gün ve 183/944 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde, mevki ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakıldığını, vekil edeni tarafından imar ve ihya edilerek kültür arazi haline getirildiğini, 20 yıldan beri tasarruf ettiğini açıklayarak vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, cevap dilekçesinde; taşınmazın taşlık niteliğinde bulunduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, kazanılmayı sağlayacak zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Yumrutaş Köyü Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişiler Vahit Hazar ve arkadaşının dosyaya sunduğu 12.04.2010 tarihli rapora ekli krokide A harfiyle gösterilen 95057,42 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 1962 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yerdir. Davacı vekili de dava dilekçesinde; dava konusu yerin taşlık olduğunu ve vekil edeni tarafından imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiğini açıklamıştır. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde açıklanan imar ve ihya koşullarının araştırılıp belirlenmesi gerekmektedir. Bundan ayrı çifte tapunun önlenmesi açısından hükme esas alınan teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek dava konusu yapılan yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, tesciline karar verilen ve krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünü kapsar biçimde birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, Dairenin bugüne kadarki uygulaması gözönünde tutularak davanın açıldığı 09.03.2010 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1970-1990 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulunduğu yerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, birleşik pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu komşu diğer kadastro parsellerine ait kadastro tutanakları ve ekleriyle, kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmek suretiyle eldeki dosya arasına konulması, taşınmazın Arıklı Köyü sınırları içinde bulunması nedeniyle yerel bilirkişilerin Arıklı Köyünden seçilmesi, tarafların Arıklı Köyünden tanıklarını belirleyip mahkemeye bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, (taşınmaz Arıklı köyü sınırları içinde bulunduğu halde olay yerini bilmeyen Yumrutaş Köyünden tanıkların ve yerel bilirkişilerin dinlenilmesi usul hükümlerine aykırı olduğundan) keşif günü verildiğinde yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258, 259. (HMK.m.243, 244, 259 ve 290/2) maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle adı geçenlerin keşif yerinde dinlenilmeleri, hava fotoğrafları ile komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri uzmanı mühendis, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak uzman bilirkişice incelemeye tabi tutulması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu konusunda gerekçeli, denetime açık rapor alınması, dava konusu yerin her iki hava fotoğrafı üzerindeki yerlerinin işaretlenmesi, komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, davacının hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü, emek ve para sarfını ne biçimde yaptığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz Arıklı Köyü sınırları içinde kaldığı dosya kapsamıyla anlaşıldığı halde dava dilekçesiyle hükmün Yumrutaş Köyü Tüzel Kişiliğine tebliğ edilmesi ve yerel ilanların bu köyde yapılması TMK.nun 713/3, 4 ve 5. fıkralarına aykırıdır. Bu nedenle teknik bilirkişilerin hükme esas alınan rapor ve krokileri esas alınarak TMK.nun 713/4 ve 5. fıkraları gereğince yerel ilanların Arıklı Köyünde yapılması, birer hafta ara ile yöntemine uygun bir biçimde üç sefer ilan edilmesi, yasal üç aylık sürenin beklenilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Öte yandan, TMK.nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan tescil davalarında davalı ... ve ilgili kamu tüzel kişisi aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yasal hasım durumunda olup her türlü yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamazlar. Bu tür davalarda davanın olumlu veya olumsuz sonuçlanması sonuca etkili olmayıp, davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, eksik nispi harcın davacıdan alınmasına, davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilir. Bu nedenle yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde kurulan hüküm kanuna aykırıdır. Kaldı ki, davalılar Hazine ve köy olup, sadece davalıdan alınması şeklinde kurulan hükümde usule aykırıdır. Hangi davalıdan vekalet ücretiyle yargılama giderinin alınması gerektiğinin hüküm fıkrasında açıkça belirtilmesi gerekir.
Davalı ... temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.