8. Hukuk Dairesi 2011/2512 E. , 2012/2185 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve İbrahim Çakmak ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.01.2009 gün ve 271/10 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, eldeki dosya ve birleşen dava dosyasında, miras yoluyla intikal, taksim ve 100 yılı aşan eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde ada ve parsel numarası yazılı 6 parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptaliyle vekil edenleri adına tapuya teciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı 100 dönümlük norm sınırının aşılması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 6 parça taşınmaz, 4753 sayılı Kanun uyarınca Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonunda oluşan tapu kayıtlarına dayanılarak 2007 yılında Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanaklarının 15.02.2007 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kayıtları oluşmuştur.
Dava; belirtme öncesi eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece davacı, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden kazanılan taşınmaz miktarının 100 dönümü aştığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de söz konusu taşınmazların çalışma alanları ayrı ayrı belirlenmek suretiyle norm sınırlarının aşılıp aşılmadığı üzerinde gereği gibi durulmamıştır. 3402 sayılı Kanunun 4. maddesinde, kadastro bölgesindeki her köy ile Belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin herbirinin kadastro çalışma alanını teşkil edeceği açıklanmıştır. O halde; dava konusu taşınmazlarla, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden tescil edilen taşınmazların çalışma alanlarının ayrı ayrı belirlenmesi ve norm sınırlamasının bu çerçevede gözönünde tutulması gerekmektedir.
Diğer yönden; miras bırakan Musa Çakmak 1969 yılında ölmüş, kadastro tespitleri 2007 yılında yapılmıştır. Dava konusu taşınmazlar tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce taksim edilmiş olup davacıların 20 yıllık bağımsız zilyetliklerinin bulunması halinde taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün olabilecektir. Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar uyarınca davacılar, miras bırakan ve diğer mirasçılar adına belgesizden tespit ve tescil edilen taşınmazlar ile çalışma alanlarının ayrı ayrı belirlenmesi, davacıların tespit tarihine kadar 20 yıllık bağımsız zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden ... ve İbrahim Çakmak"a iadesine 26.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.