Taraflar arasında görülen davada;
Davacı hazine, davalı vakıf adına kayıtlı bulunan 9 parsel sayılı taşınmazın 610 m2lik bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu iptali isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 9 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespitinin 22.05.1972 tarihinde yapıldığı, 29.09.1975 tarihinde kesinleştiği ve davanın 21.08.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar çekişmeye konu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2..2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. Maddesi ile eklenen geçici 10. Maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde, kadastro tespitinin kesinleştiği 29.09.1975 tarihinden itibaren davanın açıldığı 21.08.2006 tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. Maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.
Öyleyse, Mahkemece karar verildikten sonra yürürlüğe giren yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca,davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.