8. Hukuk Dairesi 2011/5670 E. , 2012/2299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Kapıkaya Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.02.2009 gün ve 336/40 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını gösterdiği, iki parça tapusuz taşınmazın imar - ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak vekil edeni adına tapu siciline tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalı Köy Tüzel Kişiliği davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 28.11.2007 havale tarihli krokide A, B, C, D ve E harfleriyle gösterilen yerlerin davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1-3, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılmış, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Bu tür davanın başarıya ulaşabilmesi için imar-ihya işleminin tamamlanmasından sonra koşullarına uygun olarak en az 20 yıl süre ile zilyet olunması gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye ve taşınmazın niteliğini belirlemeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki, bir yerin emek ve masraf sarfı ile imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilip getirilmediğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihinden sonra (24.5.1980 tarihinden sonra) olmak üzere, dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1972-1982 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görünmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; öncelikle çekişme konusu taşınmaz hava fotoğrafında gösterilmeli, daha sonra bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihya’ya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarımsal zilyetliğe ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara göre hazırlanan söz konusu raporla denetlenmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Eksik araştırmayla karar verilemez.
Bundan ayrı; dosya arasında bulunan 23.11.2007 tarihli H.Onur Sarıkaya tarafından düzenlenmiş krokili raporda dava konusu taşınmazın tahsisli mera kapsamında kalmadığı bildirilmiş ise de verilen raporda komşu mera parsellerinin sınırları tam olarak gösterilmemiş tescile konu taşınmazın söz konusu tahsisli mera parselleri kapsamında kalıp-kalmadığı tam olarak anlaşılamadığından hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Mahkemece, yerel ve önceki bilirkişiden ayrı olarak seçilecek teknik bilirkişi aracılığı ile yeniden taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak, dosya arasında bulunan mera tahsis kararı ve ekindeki krokileri araziye uygulayacak, tescile konu taşınmazların tahsisli mera kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, bundan sonra oluşacak duruma göre hüküm kurulmalıdır. Yeterli olmayan teknik bilirkişi raporunun hükme dayanak yapılması doğru olmamıştır.
Ayrıca, yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi Mustafa Demirkol, çekişme konusu taşınmazların sınırında dere bulunduğunu bildirmiştir. Bu tür yerlerin tesciline karar verilebilmesi için, derenin aktif yatağı ya da etki alanında kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yapılacak keşifte jeolog bilirkişiye inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazların sınırda bulunan derenin aktif yatağının ya da etki alanında kalıp kalmadığına ilişkin maddi bulgulara ve bilimsel gerekçelere dayalı olarak rapor düzenlemesinin istenilmesine, bundan sonra toplanan diğer delillere göre karar verilmesi gerekir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.