8. Hukuk Dairesi 2011/7603 E. , 2012/2612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... ve İhbar olunanlar ... ve ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair.... Aile Mahkemesinden verilen 27.05.2010 gün ve 892/729 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde düğünde takılan değeri yaklaşık 20.000 TL olan altınların satılarak edinilip davalı eşi ... adına tescil edilen 226 ada 11 parselde kayıtlı arsa ile ada ve parsel numaraları liste halinde bildirilen diğer taşınmazlarda hakkı bulunduğunu, davalının alacağını azaltmak amacıyla bu taşınmazları üçüncü kişilere devrettiğini açıklayarak fazlaya ilişin hakkının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4000 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, altınların satılmadığını, davacıda kaldığını, 226 ada 11 parselde kayıtlı arsanın işvereni olan ..."nun başka bir şahıstan olan alacağına karşılık, Hamdi tarafından üzerine alınmayarak kendisine hediye edildiğini, Hamdi yanında ücretli olarak çalıştığını, kendisine güven duyduğu için ticari ilişkilerinde kendisinin Hamdi adına hareket ettiğini, ada ve parsel numaraları bildirilen dava konusu taşınmazların da esasında ...Nakliyat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti adına ..."na ait bulunduğunu, anılan şirketin ticari iş yaptığı müteahhit ve işletmelerin bu taşınmazları teminat olarak işvereni aynı zamanda şirket sahibi Hamdi"ye devrettikleri, Hamdi"nin zaman zaman şehir dışında bulunması nedeniyle onun yetkilendirdiği elemanı olarak kendisinin bu taşınmazları devraldığını, yoksa kendi edinimi olmadığını, diğer bir deyişle ortada inançlı bir işlem bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların ...Şirketi sahibi ..."nun iş gereği teminat olarak aldığı ve ödemeler yapıldıktan sonra iş sahiplerine iade edilen taşınmazlar olduğu ve davalının gelir durumuna göre bu taşınmazları alabilecek maddi güce sahip olmadığı, 226 ada 11 parselde kayıtlı taşınmazın ise Hamdi tarafından davalıya hediye edildiği sebebiyle kişisel malı olduğu, davacının katkısının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 21.10.1994 tarihinde evlenmişler, 24.08.2006 tarihinde açılan davanın boşanmayla sonuçlanması ve hükmün 10.03.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlar, mal rejimi boşanma davasının açıldığı 24.08.2006 tarihinde sona ermiştir. (TMK.nun 225. md).
Dava konusu 226 ada 11 parsel sayılı arsa 26.05.1999 tarihinde satış suretiyle edinilerek, davalı ... adına tescil edilmiştir. Diğer tüm taşınmazlar ise 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu dönemde değişik tarihlerde davalı ... adına satış suretiyle tescil edilmiş, ardından yine 2004 ila 2006 yılları arasında değişik tarihlerde taşınmazların bir kısmı ... adına, bir kısmı da üçüncü kişiler adına tapudan satış yoluyla devredilmiştir.
Tarafların evlendikleri tarihten 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejimini (TKM.nun mad. 170), bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini (4722 s.K.m. 10) ileri sürmediklerine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu (TMK.nun 202. mad) anlaşılmaktadır. Boşanma davasının açıldığı tarihte eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir.
Dosya arasında yer alan bilgi ve belgeler ile dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına göre; edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazların davalının bünyesinde çalıştığı ...Nakliyat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.nin ticari işlerinden dolayı teminat olarak alınan taşınmazlar olduğu diğer bir deyişle, davalı eşin karşılığını vererek, evlilik birliği içerisinde edindiği mallardan olmadığı anlaşılmaktadır. Bu belirlemeler karşısında anılan taşınmazlar yönünden davacının herhangi bir alacak hakkı bulunmamaktadır. 226 ada 11 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise, davacı kadın kendisine ait altınların satılarak alındığını ileri sürmüş, davalı ise işvereni tarafından kendisine hediye edildiğini, diğer bir deyişle kişisel malı olduğunu savunmuştur. Anılan taşınmaz mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir. Davacı kadının evlilik süresince gelir getiren herhangi bir işte çalışmadığı sabittir. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır (TMK.nun 220 mad.). Taşınmazı kendisine hediye ettiğini ileri sürdüğü, aynı zamanda davada taraf durumunu da almış olan ... beyanında, davalının uzun zamandan beri yanında ücretli olarak çalıştığını, sevgi ve güvenini kazandığını bu nedenle anılan taşınmazı ona hediye ettiğini bildirmiştir. Davacı tanıkları kısmen davacı lehine açıklama yapmış iseler de taşınmazın edinilmesi sırasında davacıya ait altınların satılıp satılmadığı, varlığı ileri sürülen altınların niteliği, sayısı yönünden kapsamlı beyanları alınmamıştır. Bu hususların açıklığa kavuşturulması bakımından da yeniden dinlenilmeleri, bundan ayrı, dosya kapsamına, toplanan delillere göre taşınmazın edinilmesi sırasında davacıya ait altınların satılmak suretiyle katkıda bulunup bulunmadığı konusunda duraksama hasıl olmuştur. Davacı vekili, iddiasını ispat bakımından, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun 6. maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre öncelikle davacı tarafın yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği taktirde usulüne uygun bir biçimde davalının 6100 sayılı HMK.nun 225 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyanına başvurulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.