8. Hukuk Dairesi 2011/6560 E. , 2012/2625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ürgüp Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.11.2010 gün ve 584/618 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 215 ada 237 ve 238 parselleri 26 yılı aşkın zamandır kullandığını, taşınmazların Hazine adına tespit gördüğünü, taşınmazların tapusunun iptaliyle adına tescilini istemiştir.
Hazine vekili cevap dilekçesinde arazinin hozan vaziyette olduğunu ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu parselin öncesinde Süleyman isimli kişiden davacının babası tarafından satın alındığı, 1970"te konaklama tesisi yapıldığı, davacının taşınmazları üzerine meyve ağaçları diktiği, hububat ektiği, babası ve kendisinin zilyetliğinin 20 yılı aştığından davanın kabulü ile davaya konu taşınmazların tapusunun iptaline, davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamından; davaya konu olan 215 ada 237 parsel senetsizden ham toprak olarak Hazine adına, aynı ada 238 parsel sayılı taşınmazın senetsizden tarla olarak Hazine adına 18/06/2008 tarihinde yapılan kadastro ile tespit görmüş yapılan bu tespit 26.12.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı 19.02.2010 tarihli duruşmada taşınmazların babası öldükten sonra taksim edildiğini ve buraların kendisine düştüğünü, adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğunu beyan etmiştir. 28.06.2010 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan ziraat bilirkişi raporunda davaya konu olan 237 parselin halihazırda ekim yapılmamış tek ve çok yıllık yabancı otlarla kaplı olduğunu üzerinde beş adet 30-35 yaş arası çalı bulunduğunu, bir adet 25-30 yaş arası kuru kayısı ağacının yer aldığını beyan etmiş olup davacının bu parselde kanunun aramış olduğu ekonomik amaca uygun zilyetliği ispat edemediği anlaşıldığından bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Davaya konu 238 parsele gelince: İddia ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler gözününde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın davacının babası ...’dan kaldığı anlaşılmaktadır. ..."nun ölüm tarihi itibariyle TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Mahkemece yöntemine uygun bir biçimde keşif ara kararının alınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğunun gözönünde tutulması, muris ...’dan kalan taşınmazların mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşılmış ise, kimlere hangi ada ve parsellerde yer alan taşınmazların düştüğünün, paylaşımın hangi tarihte yapıldığının, Mehmet mirasçıları arasında paylaşım yapılıp yapılmadığının, yerel bilirkişi listesinde yer alan yerel bilirkişiler ile tarafların gösterdikleri tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.