Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,... ada .. ve .. ada .. nolu parsellerin maliki olduğunu, davalının da komşu..nolu parselin maliki olup, yapı ruhsatını depo olarak aldığı inşaatını tamamlayarak binayı insan ve çevre sağlığına aykırı şekilde ahır olarak kullanmaya başladığını, anılan binanın yasaya aykırı ve zararlı kullanımı nedeniyle davalının zararlı kullanımının önlenmesine, ahır ve müştemilat faaliyetleri için hazırlanan ve yapılan teferruatların kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuş yargılama sırasında hayvan gübrelerinin kaldırılması ve hayvancılık faaliyetinin durdurulmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 141 ada .parsel sayılı davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davacının evinin,140 ada .nolu komşu parselde ise davalıya ait çekişme konusu ahırın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı,.nolu parseldeki binanın ahır niteliği ile çevre ve insan sağlığına zararlı olduğunu ve komşuluk hukukuna aykırılık teşkil ettiğini belirterek eldeki davayı açmıştırBilindiği üzere, Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; Mahkemece yapılan keşif sonucu bilirkişi tarafından düzenlenen 02.12.2008 tarihli raporda bu tür olaylarda uygulanabilecek bazı önlemlere değinilmiş ise de, bunların uyuşmazlığı çözümlemeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, uzman bilirkişiden ek rapor alınmak ve gerekirse yeniden keşif yapılmak suretiyle komşuluk hukuku açısından sözü edilen zararların ne gibi önlem yada önlemlerle giderilebileceğinin belirlenmesi ve bu önlemlere hükmedilmesi gerekirken besicilik ve ticari faaliyeti tümden sekteye üğratacak şekilde neticeye gidilmesi, ayrıca son çare olarak düşünülmesi gereken ahırın kapatılmasına karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, talebi aşar şekilde davacının hayvancılık yapmaktan yasaklanması biçiminde olayla ilgisi bulunmayan ve idari nitelikte karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,8.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.