Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6380
Karar No: 2016/1111
Karar Tarihi: 28.01.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/6380 Esas 2016/1111 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/6380 E.  ,  2016/1111 K.
"İçtihat Metni"


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin müştereken malik olduğu binanın ve içindeki eşyaların davalı ... şirketi tarafından tüm riskleri kapsayacak şekilde sigortalandığını, sigortalı binanın 29.08.2000 tarihinde yer kayması nedeniyle yıkıldığını, tazminatın tahsili için açılan dava sonunda mahkemece 217.201,34 TL tazminatın tahsiline karar verildiğini, alacağın icra takibi neticesinde tahsil edildiğini, zarar geç ödendiğinden müvekkillerinin yeniden binanın inşasına başlayamadıklarını, bu nedenle kira gelirinden yoksun kaldıklarını, tazminatlar için hükmedilen faizin gerçek zararı gidermediğini, 944.573,91 TL gerçek zarardan davalı tarafça bina için ödenen 561.243,32 TL faizin mahsubuyla bakiye 383.330,59 TL munzam zararın 31.08.2000 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı süresinin dolduğunu, teminatın gecikme faiziyle birlikte davacı tarafa ödendiğini, munzam zarar şartlarının oluşmadığını ve açılan davanın uzun sürmesinde kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 383.330,59 TL tazminatın 17.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat (munzam zarar) istemine ilişkindir.
Somut olayda, davalı ... şirketine sigortalı olan davacılara ait binanın yıkılması nedeniyle zararın tahsili için 2001 yılında sigorta şirketine dava açılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/263 Esas sayılı dosyasında davacılar için 151.800,96 TL bina bedeli, 46.430,76 TL kira kaybı ve alternatif konut gideri, 10.802,16 TL eşya bedeli ve 8.167,46 TL enkaz kaldırma bedeli olmak üzere toplam 217.201,34 TL tazminatın 31.08.2000 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmiş olup karar onanarak kesinleşmiştir. Mahkeme kararı uyarınca hükmedilen tazminatlar icra takibinde davacılara faiziyle birlikte ödenmiştir. Başlatılan iki ayrı icra takibinde davalı tarafça 254.109,00 TL ve 846.809,18 TL olmak üzere toplam 1.100.918,18 TL ödeme yapılmıştır. Davacılar vekili başlatılan iki ayrı icra takibinde 177.678,59 TL ve 599.142,04 TL faiz ödendiğini, bina bedeli için ödenen faiz miktarının 561.243,32 TL olduğunu beyan etmiştir. Bu haliyle ödenen toplam faiz miktarı 776.820,63 TL"dir. Davacılar vekili tarafından ödemenin geç yapılması nedeniyle binanın yeniden inşasına hemen başlanılamadığı, bu nedenle kira kaybına uğranıldığı ve uğranılan kira kaybının ödenen faiz miktarından fazla olduğu beyan edilmiştir.
Davacılar vekili tarafından davalıyla aralarında kesinleşen davada kira kaybı ve alternatif konut masrafı olarak 46.430,76 TL tazminata hükmedildiği belirtilerek bu miktar yıllara göre farklı oranlarda faizle güncellenmiştir. Güncellenen bu miktarlar toplanarak mahrum kalınan kira kaybının 944.573,91 TL olduğu, bu miktardan 561.243,32 TL faizin mahsubuyla bakiye 383.330,59 TL munzam zararın olduğu iddia edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu şekilde hesaplama yapılmış ve mahkemece 383.330,59 TL tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 105. maddesinde alacaklının düçar olduğu zararın geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükellef olduğu düzenlenmiştir. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 122. maddesinde alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlunun kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.
Kanun hükümlerinin açık lafzından da anlaşılacağı üzere, munzam zarar; borçlunun temerrütü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zarardır. Alacaklı, temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararının borçludan tahsilini talep edebilir. Ancak munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Diğer bir anlatımla fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır (HGK"nın 31.10.2007 tarih ve 2007/11-668 E.-2007/798 K. ilamı).
Soyut anlatımlar, muhtemel kar kayıpları, elde edilmesi tahmin edilen gelir kalemleri munzam zararın ispatı için yeterli değildir. Yine yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu gibi hususlar davacıyı ispat yükünden kurtarmaz (HGK 2000/5-1611 E. ve 2000/1636 K. ilamı).
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 105. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) dışında, davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gerekir (HGK"nın 31.10.2007 tarih ve 2007/11-668 E.-2007/798 K. ilamı).
Davacı tarafça munzam zararın varlığına ilişkin herhangi bir somut delil ibraz edilmemiştir. Davacı tarafça davalı ... şirketine karşı açılan ve kesinleşmiş olan davada kira kayıpları nedeniyle uğranılan zarar tahsil edilmiş olmasına rağmen mahkemece muhtemel kâr tahminlerine dayalı olarak hesaplama yapılmıştır. Bu haliyle davacı tarafça munzam zararın varlığı ispat edilememiştir. Kaldı ki bilirkişi raporunda binanın eski hali ile yeni halinin karşılaştırması yapılmamış olup yeni halinin eskiye nazaran davacı tarafa fazladan olan katkısı nazara alınmamıştır. Öte yandan sigortalının zararın artmasını engelleyecek tedbirleri alması da gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece, munzam zararın ispatlanamadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 28.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi