17. Hukuk Dairesi 2014/5182 E. , 2016/1139 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :...........
Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin küçük oğlu ..."ın rahatsızlığı nedeni ile devlet hastanesine başvurulduğunu, devlet hastanesince küçüğün ambulans ile üniversite hastanesine sevk edildiğini, çocuğun ambulans ile sevki sırasında ambulansın ani fren yapması sonucu ambulans içerisinde gerekli önlemler alınmadığından küvezden yere düştüğü ve akabinde küvezin de küçüğün üzerine düştüğünü, bu durumun müvekkillerini derin acı ve ızdıraplara maruz bıraktığını, müvekkillerinin çocuklarının ilerdeki desteklerinden yoksun kaldığını, çocuklarının ilerdeki kazanma gücünü kayıp ettiğini, başkaca bir çok maddi ve manevi zararların oluştuğunu belirterek küçük çocuk için 100.000,00 TL, küçüğün anne-babası için 50.000,00"er TL manevi tazminatın ve 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince yargılama sırasında küçüğün ölümü nedeni ile küçük için taleplerinden vazgeçtiklerine dair beyanda bulunulmuştur.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre maddi tazminat talebi yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden davacı baba ... için 10.000,00 TL, davacı anne ... için 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davaya konu kaza sebebi ile maluliyetin bulunmayışı, kazaya bağlı olarak küçük ..."da oluşan yaraların iyileşme
süresinin bir ay olması göz önüne alındığından takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.