17. Hukuk Dairesi 2014/5174 E. , 2016/1154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı .... (...) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin annesinin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, 12.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı .... (...)vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin ve davalı ... (...) vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin annesinin öldüğünü, desteğin ölmeden önce 18 yıldır müvekkili ile birlikte yaşadığını, desteğin hem müvekkilinin çocuklarına bakarak, hem ev işlerine yardım ederek ve de elde ettiği emekli maaşı ile müvekkiline yardım ederek destek olduğunu açıklayıp müvekkili lehine şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiş, murisin müvekkiline destek olduğuna dair tanıklarının deliline dayanmış ve destekliğin varlığına ilişkin delillerinin toplanmasını talep etmiş, mahkemece davacının belirttiği deliller toplanmaksızın murisin davacıya destekliğinin olamayacağı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Mahkemece davacının murisin eylemli ve düzenli destekliğini iddiasını ispatlayacak imkan sunulmadan ve deliller toplanmadan talebin reddine karar verilmesi hatalıdır. O halde mahkemece, davacının bildireceği tanıkların beyanlarının alınması ve murisin davacıya destek olup olmadığı konusundaki diğer delillerin toplanarak murisin eylemli ve düzenli destekliğinin bulunup bulunmadığının tartışılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ...(...) vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 376,00 TL kalan harcın temyiz eden davalılar ... ve ... (...)"den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.