8. Hukuk Dairesi 2017/10223 E. , 2019/2384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı- karşı davalı ... ...... vekili, harca esas değeri 20.000 TL olarak belirtmiş olduğu dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde edinilen 1542 parsel sayılı taşınmaz ve ...... plaka sayılı araç nedeniyle hesaplanacak alacağın davalı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı ... vekili, davacı ... ...... tarafından açılan davanın reddini savunmuş, harca esas değeri 30.000 TL olarak belirtmiş olduğu karşı dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde edinilen 170 ada 59 parsel sayılı taşınmazdaki bina ile 425 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmaz nedeniyle belirlenecek alacağın davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Dava ve karşı dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle dava ve karşı davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mal rejiminin tasfiyesi davalarında zamanaşımı süresi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesine göre, on yıl olarak kabul edilmektedir. Yargıtay"ın ve Dairemizin görüşü bu yöndedir.
Çözüme kavuşturulması gereken husus, zamanaşımı süresinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte mi yoksa, tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihte mi başlayacağıdır.
Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun mad.50). Kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine (5718 Sayılı ...... mad.58/1), kesin hüküm veya kesin delil etkisi ise yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (5718 Sayılı ...... mad.59).
Karşılığı Mülga 2675 Sayılı Kanun"da bulunmayan 5718 Sayılı ......"un 59. maddesi, yabancı mahkemelerce verilen kararların maddi hukuk bakımından ülkemizde hüküm ifade etmeye başlayacağı tarihi göstermeye ilişkindir. Söz konusu yasal düzenlemeyle, özellikle Ticaret, Borçlar, Miras ve Aile Hukuku yönünden belirsizliği ortadan kaldırmak adına önemli eksiklik giderilmiştir.
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar yönünden, anılan kanun maddelerinin değerlendirilmesi gerekirse; tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne ilişkin verdiği kararının kesinleştiği tarih itibarıyla boşanmış sayılırlar. Bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir. ......"un 59. maddesi ile getirilen bu düzenleme sayesinde, eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri mal varlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edilecektir. Diğer yandan, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacaklar, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır. Bu düzenlemeyle, yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarih ile tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarih arasındaki ara dönemdeki belirsizlik ortadan kaldırılmıştır.
Aksi düşünceyle, on yıllık zamanaşımı süresini yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte başlatmak; tanıma tenfiz kararı verilene kadar geçen sürede eşler, Türk Kanunlarına göre halen evli sayılacaklarından, ara dönemde boşanmaya bağlı olarak Türkiye’de açılacak tazminat, nafaka, velayet ve mal rejiminin tasfiyesi gibi bazı dava haklarından yararlanma imkanı olmayacak, açılmış davaların da görülebilirlik ön koşulu (evlilik devam ettiğinden) gerçekleşmediğinden reddedilmesi sonucu ile karşılaşılacaktır. Başka bir anlatımla, tanıma tenfiz kararından önceki ara dönemde, taraflar boşanmaya bağlı diğer dava haklarını kullanamayacak, ancak zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Tanıma tenfiz kararından sonra açılacak davalarda ise zamanaşımı, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlatılmış olacağından zamanaşımının geçmiş olması olasılığı ile karşılaşılacaktır. Bu görüş, hak sahibinin haktan yararlanmasına izin verilmeden, zamanaşımını işletmeye başlatmak demektir ve hak arama yolunun kapatılması anlamına gelir. Katılmadığımız bu görüş TBK"nin 149/1. ve 153/6. maddelerine de aykırıdır.
İleri sürülmesi zamanaşımına bağlanan hakların kullanılmasında, zamanaşımı, söz konusu hakkın kullanılabilir duruma geldiği tarihte başlar. Bir hak kullanılabilir duruma gelmeden zamanaşımı işletilemez. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, Dairemizce on yıllık zamanaşımı süresinin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten başlatılmasına yönelik önceki uygulamasından vazgeçilerek, tanıma tenfiz kararının kesinleşmesinden itibaren işletilmesi kabul edilmiştir.
Somut olaya gelince;...... Mahkemesi"nin 14.05.2013 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşanmışlardır. Söz konusu ilam, ...... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nin 01.07.2014 tarihinde kesinleşen kararıyla tanınmıştır. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin temyize konu asıl dava 29.06.2015, karşı dava 20.07.2015 tarihinde açılmıştır. Asıl ve birleşen davaya ilişkin talepler 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihleri itibariyle anılan zamanaşımı süresi geçmediği halde dava ve karşı davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan ve toplanacak olan taraf delilleri birlikte değerlendirilmek suretiyle dava ve karşı dava hakkında esas hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenelere ayrı ayrı iadesine 07.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.