Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 594 ada 15 parsel sayılı taşınmazda 286 /11222 pay maliki olduğunu, ancak önceden 386 m2 lik payı olup, davalı belediyece yapılan imar uygulaması sırasında sehven 100 m2 lik eksik pay tescili edildiğini, bu noksan payın diğer paydaşlar adına da kaydedilmediğini, taşınmazın paydaşlarının pay toplamına göre ortak paydadan 100 payın noksan kaldığını ileri sürüp, tapuda yanlış tescil edilen hisse oranının düzeltilerek 386/11222 pay atarak adına tescilini istemiştir.
Davalılar; görev süre esas yönlerinden davanın reddini savunmuşlar, davalı Hazine vekili ayrıca idareleri aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle de reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davacıya 100 metre kareye karşılık gelen hissenin eksik verildiği tespit edilmiş ise de, davanın taşınmazın diğer maliklerine karşı açılması gerekirken belediye ve Hazine aleyhine açılmış olmasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, "davanın husumetten reddine" karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu kaydındaki hisse oranının düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının çekişme konusu 594 ada 15 parsel sayılı taşınmazda 2981 Sayılı Yasa uyarınca ifraz tahsis suretiyle 286/11222 pay maliki olduğu, diğer payların ise dava dışı kişiler adına kayıtlı bulunduğu, tüm paydaşların pay toplamının paydaya eşit olmadığı ve 100 hissesinin eksik kaldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, taşınmazın önceki tedavüllerinde 386 m2 yere tekabül eden pay maliki iken, çekişmeli taşınmazda 286 m2 ye isabet eden pay oranında adına tescil yapıldığını ileri sürüp, hisse oranının düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
Nevarki, mahkemece yapılan araştırmanın iddiayı karşılar nitelikte olduğu söylenemez.Zira yapılan yargılama ile, davacının ileri sürdüğü hatanın hangi işlem (imar uygulaması veya tapuya tescil vs.) sırasında ve nasıl gerçekleştirildiği netleştirilmiş değildir.
Bu durumda, davalı idarelerin sonucun oluşmasında kusurlu olup olmadıklarının saptanması ve ondan sonra bu idareler hakkında davanın görülebilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Öte yandan; istek sonucu itibariyle, tapu kaydına yönelik bulunduğuna göre, dava neticesi verilecek her kararın taşınmazını tüm paydaşlarını ilgilendireceği ve haklarını etkileyeceği de tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın tapu kaydında yazılı tüm paydaşlar aleyhine dava açılması için davacıya önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmesi, taraf delillerinin toplanması, tapu kaydındaki payların gerçeğe uygun olmayacak biçimde tescilinin hangi işlemden kaynaklandığının ortaya çıkarılması, tüm delillerin değerlendirilmesi gerektiğinde uzman bilirkişiden görüş alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.