8. Hukuk Dairesi 2011/6881 E. , 2012/2866 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.01.2011 gün ve 530/9 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, Boruktolu köyü, 141 ada 6 sayılı taşınmazın köy muhtarlığı tarafından köy yerleşim alanı ve köy tüzel kişiliği özel mülkiyetine tahsis olunacak gayrimenkul ve arsalar olarak belirlendiğini, uzun çalışmalar sonucunda köy tüzel kişiliği adına tapuya kaydedildiğini, köy muhtarlığının Köy Kanununun vermiş olduğu yetkiyle hak sahiplerine satış yaptığını, köyün Meram Belediyesi sınırları içerisine alınması sonucunda köy tüzel kişiliğinin ortadan kalktığını, Boruktolu mahallesine dönüştüğünü, Belediyenin arsaları kendi üzerine tescil ettirdiğini, bu tescil işleminin yolsuz olduğunu, köy muhtarlığının taşınmazı vekil edenine satarak parasını rayiç bedel üzerinden aldığını açıklayarak davaya konu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, cevap dilekçesinde; tapulu, tapusuz taşınmazların iktisabının TMK.nun 713. maddesinde düzenlendiğini, yasa maddesinde öngörülen koşulların davacı yararına oluşmadığını, davacının zilyetlik süresinin çok kısa olduğunu, köy muhtarlığınca davacıya yapılan satışın geçerliliğinin olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 5.1.2011 tarihli kısa kararda davacının davasının kabulüne karar verilmesine karşılık aynı tarihli gerekçeli kararda davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; HUMK.nun 388/2. (HMK.m.297) fıkrası hükmüne göre, “…hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir..” mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verilmiş, gerekçeli kararda ise davanın reddine denilmiştir. Görüleceği üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmaktadır. Gerekçeli kararın yazılması bakımından kısa karar esas olup, gerekçeli kararın kısa karara göre yazılması zorunludur. Anayasanın 141. maddesinin koymuş olduğu, duruşmaların aleniyeti kuralı ve HUMK.nun 382. (HMK. m.294) maddesi gereği kararların alenen tefhimi icap eder. Kısa kararla gerekçeli kararın ayrı nitelikte ve çelişik bulunması iş bu aleniyet kuralına aykırı düşer ve mahkemelere olan güveni sarsar. Tebliğ edilen ilamın tefhim olunan kısa karara uygun bulunması aynı zamanda kamu düzeniyle ilgilidir. 10.04.1992 tarih, 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği gibi “kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir. Yerel mahkeme, bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir” denilmiştir. Hüküm bu nedenle kanuna, tarihi ve numarası belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına aykırı olarak tesis edilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.