8. Hukuk Dairesi 2011/6557 E. , 2012/2869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2011 gün ve 64/209 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı ve Hazine vekilleri taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerlerden olduğunu açıklayarak dava konusu yerin 8/a maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, "davacının davasının reddine, dava konusu 595,26 m2"lik yerin kargir bina vasfıyla Hazine adına tesciline, teknik bilirkişi Ramazan Solak ve Şahin İnce’nin 4.11.2011 tarihli krokisinde gösterilen 138,38 m2 miktarındaki kargir binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine" karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine ve davacı vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu yerin Turizm Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerlerden olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine ve dava konusu yerin kargir bina niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiştir. ... Kadastro Şefliğinin 12.11.2008 tarih ve 90 sayılı karşılık yazılarında, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin tutanakların 04.09.1974 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı açıklanmıştır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, davacı ve eşinin yaklaşık 40 yıl önce taşınmazın üzerinde ev yaptıklarını, daha önceleri kadınların, küçük çocukların altında kullanılmak üzere buradan toprak taşıdıklarını, daha önceleri buraların taşlık ve kayalık niteliğinde bulunduğunu beyan etmişlerdir. Her ne kadar keşifte dinlenen uzman bilirkişiler ve jeoloji mühendisi dava konusu yerin kültür arazisi niteliğinde bulunduğunu açıklamış iseler de, dosya arasında bulunan fotoğraflar ile diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın tepenin eteğinde yer aldığı, üst kısmının kayalık niteliğinde bulunduğu saptandığına göre taşınmazın bu nitelikleri itibariyle TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesinde yer alan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun, zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığının TMK. nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olabilecek şekilde tapu kütüğüne tescili mümkün olmayan taşınmazlardan sayıldığının kabulü gerekir. Saptanan bu olgu karşısında davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile hükmün esasının ONANMASINA,
Davacı vekilinin dava konusu yerin kargir bina niteliğiyle Hazine adına tesciline yönelik temyiz itirazlarına gelince: Dava dilekçesi ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacı vekili sadece dava konusu taşınmazın yani binanın üzerinde oturduğu yerin (zeminin) tesciline, Hazine vekili de, 8.5.2008 tarihli yargılama oturumunda tescili istenen taşınmazın 2634 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Her iki tarafında yerin kargir bina niteliğiyle tescili yolunda bir dava ve istekleri bulunmamaktadır. Bundan ayrı hüküm fıkrasının 3 nolu bendinde teknik bilirkişilerin rapor ve krokilerinde 138,38 m2 miktarındaki kargir binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine yönelik bir istek ve davada bulunmamaktadır. Öte yandan taşınmazın kargir bina niteliğiyle Hazine adına tescili ile mülkiyetin tespitine ilişkin hüküm fıkraları birbirleriyle çelişmektedir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü ve görüşü bu bakımdan yerinde görülmemiştir. Dava konusu taşınmaz az yukarıda açıklandığı biçimde TMK.nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddeleri kapsamında bulunduğuna ve özel mülkiyete konu olacak biçimde tapuya tescili olanaklı olmadığına göre böyle bir yerin üstündeki binayla birlikte Hazine adına tesciline karar verilmesi de doğru değildir. Bundan ayrı dava konusu yerin kargir bina vasfıyla Hazine adına tescili taşınmaz üzerindeki binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti yönündeki hüküm fıkraları da HUMK.nun 74. (HMK.m.26) maddesine aykırı düşmektedir. Hakim, istekle bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Davalı Hazine vekilinin, taşınmaz üzerindeki binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüştür. Davalı Hazine vekilinin tescil isteğinin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmelidir.
Davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca Hazine adına yerin kargir bina vasfıyla tesciline ve 138,38 m2 miktarındaki kargir binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin hüküm fıkraları bakımından BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.