Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları İ...A...’ın 153 parsel sayılı taşınmazını davalıya rücu şartı ile bağışladığını, oysa temlik tarihinde miras bırakanın hukuki işlem yapma ehliyetinin olmadığını ileri sürerek, temlik işleminin iptalini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlik tarihinde miras bırakanın hukuki işlem yapma ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı İ... A...’ın paydaşı olduğu 153 parsel sayılı taşınmazdaki 250/8934 payını davalıya bağışladığı ve bağış yapan miras bırakanın akit tarihinde ehliyetsiz olduğu Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesinden alınan raporla saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekirki, tapu sicillerinin geçerli bir hukuki sebebe dayanması şarttır. Sicilin dayanağı tasarruf işleminin iptaline karar verilmiş olması sicili yolsuz tescil durumuna düşürür.
Öyle ise, tescil isteği olmadan, tapunun iptaline karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
Hal böyle olunca, davacı tarafa tescil davası açmaları konusunda olanak tanınması ve açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmek suretiyle işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesi doğru olmadığı gibi, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanıldığına göre, tüm mirasçıların davada yer alıp almadıkları soruşturulmadan yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.