Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kendisinden hile ile alınan vekaletnamenin kullanılması suretiyle çekişme konusu taşınmazlara ilişkin olarak davalı kardeşleri ile yapılan taksim sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve miras payları oranında mirasçılar adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davalı vekil M... E...’in, davacı tarafından verilen 10.03.2003 tarihli vekaletnameyi kullanmak suretiyle, diğer davalılar ile birlikte el ve işbirliği içerisinde 30.09.2003 tarihli akitle dava konusu taşınmazların taksimi sonucu bir kısmının paylı olarak, bir kısmının tam mülkiyetli olarak taraflar adına tescilini sağladığı, böylece davacının zararlandırıldığı belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olduğu gibi, diğer taraftan, keşfen belirlenen dava değeri üzerinden yargılamanın devamı sırasında harcın tamamlanmadığı gözetilerek, dava dilekçesinde gösterilen dava değeri üzerinden davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik yoktur. Davacının tüm, davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, davacı vekili 24.05.2005 tarihli dilekçesi ile 937 ada 41 parsel sayılı taşınmazı da dava ettiğini bildirmiş, ıslah yoluyla tapu iptali-tescil isteğinde bulunmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, HUMK.’nun 87.maddesinin son cümlesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması mümkün hale gelmiş ise de bu husus dava konusu edilen taleplere ilişkin olup, ıslah yoluyla dahi olsa başta dava konusu edilmeyen bir şeyin sonradan dava kapsamına alınmasına yasal olanak yoktur. Ancak, koşulları var ise ayrı bir davanın konusu olabilir.
Kaldı ki, dosya kapsamından da anılan bu taşınmazın bizzat davacı tarafından mı, yoksa vekaleten mi temlik edildiği de anlaşılamamaktadır.
O halde, ıslah yoluyla davaya konu edilen 937 ada 41 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu parselinde iptal ve tescile tabi tutulması suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalıların, sözü edilen bu taşınmaza yönelik olarak temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.