3. Hukuk Dairesi 2017/9278 E. , 2017/11009 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalıların mülkiyet ve tahsis ile uhdesinde bulunan taşınmazı Anayasa Mahkemesinin 15/06/2007 tarihli izin yazısı ile 2007 yılı Haziran ayında işletmeye başladığını, müvekkilinin tesise ciddi masraflar yaparak 2007 yılında hizmet verdiğini, 2008 yılında taşınmazdan tahliye edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla şimdilik, yapılan yatırım ve demirbaş bedellerinden kaynaklanan zararlar nedeniyle 50.000 TL, tesisin ödenen önceki borçları nedeniyle 30.000 TL, uzun yıllar işletme gayesiyle haraket etmiş olunduğundan uğranılan kâr kaybı nedeniyle 20.000 TL ve 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 110.000 TL zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Somut olayda, davacının, dava konusu tesisi 2007 yılı itibariyle kullanmaya başladığı, 23/10/2008 tarihinde tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Manavgat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1002 Esas sayılı dosyasında, davacı, kiracılık sıfatının tespiti isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir. Söz konusu hüküm ile davacının dava konusu tesisi kiracı sıfatıyla işletmediği belirlenmiştir. Ancak davacının, dava konusu yaptığı yatırım ve demirbaş bedellerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmesine bir engel bulunmamaktadır. Ancak davacı 50.000 TL talep etmiş ise de dava dilekçesinde talebini kalem kalem açıklamamıştır. Bu durumda mahkemece, öncelikle davacıya her bir alacak kalemini ve her bir talebini hangi miktarda talep ettiği tereddüte yer vermeyecek ve denetime elverişli bir şekilde açıklatılmalıdır. Dava konusu tesisin, davacı tarafından kullanılmaya başlanılmadan önceki mevcut durumu, davacı tarafından yapılan masraflar belirlenerek, BK."nun 61.maddesi (TBK."nun 77.maddesi) hükmü gereğince 4721 sayılı T.M.K 723/ son maddelerine göre davacının bu faydalı ve zaruri imalatlar nedeniyle talep edebileceği miktar hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.