8. Hukuk Dairesi 2011/4857 E. , 2012/3079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gökçebey Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.01.2011 gün ve 266/2 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar dava dilekçesinde; 1962 yılından beri babalarının zilyetliğinde olan ve 1972 yılında Almanya"ya gitmesi nedeniyle kendilerine devredilen taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına 121 ada 29 parsel sayısı ile tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili taşınmazın 1958 ve 1984 tarihli memleket haritasında Filyos dere yatağı içinde gözüktüğünü ve halen çayın etkisi altında kalan yerlerden olup davacılar lehine zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, öncesinde dere yatağı olan taşınmazın derenin etkisinden kurtulduğu ve davacılar lehine zilyetlikle kazanma koşulları oluştuğundan 30.10.2006 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 1.469,68 m2 yüzölçüme sahip yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; uyuşmazlık konusu 121 ada 29 parselin geldisi 121 ada 25 parsel; tarla vasfı ile 26.01.1994 tarihinde senetsizden Hazine adına tespit görmüş, tutanağa yönelik itiraz üzerine Kadastro Mahkemesinin 07.06.2002 tarih ve 1995/11 E. - 2002/52 K. sayılı ilamının kesinleştiği 04.11.2002 tarihinde kesinleşmiş ve Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Mahallinde icra edilen keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile teknik bilirkişi raporları ve dosyada bulunan DSİ"ye ait cevabi yazılardan: dava konusu taşınmazın evvelinde Filyos dere yatağı olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak, aktif dere yatakları ve etki alanları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin zilyetlik ve imar ihya yoluyla kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yer ise koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılması olanaklıdır. Somut olayda, taşınmaz başında yapılan değişik tarihteki birden fazla keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar: taşınmazın zaman zaman Filyos Çayı"nın neden olduğu sellerden etkilendiğini bildirmişlerdir. 30.10.2006 tarihli keşifte teknik bilgisine başvurulan jeoloji bilirkişi 27.11.2006 tarihli raporunda ""...yarma şeklinde kazı sonucu taşınmazın 25-30 cm bitkisel toprak, hemen altında karışık vaziyette mil, çakıl ve kumdan oluştuğu, jeolojik çökelme olayı uyarınca en altta çakıl, onun üstünde kum ve en üstte de mil ve alüvyonun bulunması gerektiğini, bu malzemelerin karışık olarak bulunmasının taşınmazın, zaman zaman taşkınlardan etkilenen aktif dere yatağı olduğunu gösterdiğini, taşınmazın 1969 yılında DSİ tarafından yapılan çalışmalar sonucunda aktif dere yatağından elde edildiğini ve DSİ"nin almış olduğu önlemlere rağmen taşınmazın 1984 ve 1998 yıllarında oluşan selden etkilendiğini ..."" bildirmiştir. Benzer şekilde 02.02.2008 tarihli keşifte dinlenen jeoloji mühendisi 13.05.2008 tarihli raporunda "" taşınmazın dere yatağından elde edildiğini ve alınan önlemlere rağmen zaman zaman Filyos Çayı"nın etkisi altında kaldığını"" bildirmiştir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan ıslah çalışmalarına ilişkin olarak DSİ 23. Bölge 232. Şube Müdürlüğü 09.04.2007 tarihli yazısında ""Taşınmazın Filyos Çayı sağ sahilinde taşkın sınırı içinde yer aldığını, yeterli ödenek geldiğinde taşkın koruma amaçlı seddelerin inşaasına başlanacağını"", 20.11.2007 tarihli yazısında taşınmazın bulunduğu yerde kalıcı ıslah çalışması yapılmadığını, 10 yıl önce taşkından korunmak amacı ile geçici olarak makineli yatak temizliği yapıldığını"" bildirmiştir.
Hal böyle olunca, özellikle yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları ile jeoloji mühendisi bilirkişilerin yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan raporlarından, DSİ 23. Bölge 232. Şube Müdürlüğünün yazı cevapları uyarınca: Taşınmazın Filyos Çayı"nın yatağının bulunduğu geniş vadi içinde bulunduğu, periyodik olarak 4-5 yılda bir gerçekleşen aşırı yağışlar sonucu oluşan sellerde su altında kaldığı ve bu hali ile dere yatağının etkisinde kalan yerlerden olup, özel mülkiyete konu olamayacağının kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.