8. Hukuk Dairesi 2011/7143 E. , 2012/3080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair İncesu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.07.2011 gün ve 395/232 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde; 25 yıl önce Rifat Alak"tan satın aldığı ve halen zilyetliğinde bulunan taşınmazın kadastro tespitlerinde 106 ada 102 parsel sayısı ile Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın 2003 yılında ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini, davacının kullanımının kadastrodan sonra başladığını bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının 20 yıllık zilyetliğine kanaat getirilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; uyuşmazlık konusu 106 ada 102 parsel ham toprak vasfı ile senetsizden 17.06.2003 tarihinde tespit edilmiş, tutanak itirazsız olarak 16.04.2004 tarihinde kesinleşmiş ve aynı tarihte Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve bir kısım davacı tanığı dava konusu taşınmazın öncesinde davacının babasına ait iken, 6-7 yıl önce ölümü ile davacıya intikal ettiğini, diğer davacı tanıkları ise taşınmazın Rifat Alak"a ait iken, 20 yıl önce davacıya satıldığını açıklamışlardır. Aynı keşifte dinlenen ziraat mühendisi uzman bilirkişi taşınmazdaki taşların toplanarak tarıma uygun hale getirilmiş 3. sınıf sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, üzerinde bulunan ağaçlardan 2 adedinin 10-12 ve 1 adedinin 5-6 yıllık olduğunu bildirmiştir. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat mühendisi bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda, taşınmazın niteliği ve zilyetliğin başlangıcında duraksama oluştuğu, yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı saptanmıştır.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 20 – 30 yıl öncesine ait (1973-1983 yılları arası) en az iki farklı tarihe ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği görülecektir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, taşınmazın önceki niteliği, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı, kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıdaki açıklamalar gereğince iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığı usulüne uygun şekilde Harita Genel Komutanlığı’ndan sorularak bulunan hava fotoğrafları getirtilmeli, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacının temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 19.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.