(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/45576 E. , 2020/8047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 05.04.2004 tarihinde taş ustası olarak davalının taşeron firmalarında işe başlayıp devamında da davalı işyerinde, emeklilik nedeni ile işten ayrıldığı 28.08.2015 tarihine kadar çalışmasına devam ettiği maaşların ve 110,00 TL net yemek aylık parasının banka hesabına yatırıldığını, davalı şirketin %93’ünün ...’ya ait olup ...’dan %99,67’sinin ... Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğunu ve davalı şirketin de ... B. Belediyesine bağlı belediye şirketlerinden olup davacıya 6772 sayılı İlave Tediye Yasası uyarınca yılda 52 yevmiye tutarında ilave tediye ödenmesi gerektiğini, davacının kaldırım taşı döşeme işinde sert zemin ustası olup, 2013 Ağustos ayma kadar davacının geçici işçi statüsünde ücretinin belirlenerek çalıştırıldığını, davacının Anfa’da taş ustası olup ekip başı olduğundan ücretinin emsal işçi ücreti olması gerektiğini beyanla ilave tediye alacağı, bakiye kıdem tazminatı, ücret farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davalı şirketin; eşit iş, eşit değer ve eşit ücret kavramlarını birlikte dikkate aldığını, dolayısıyla eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edilmediğini, davalı şirketin Türk Ticaret Yasası kapsamında ve ..., ... ... Ekmek A.Ş.’nin sermayedarı oldukları özel hukuk hükümlerine tabi bir sermaye şirketi olduğunu, şirketin, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçiler için 6772 sayılı yasada öngördüğü ilave tediyeden, davalı şirket çalışanlarının yararlanma haklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;davanın kabulü karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun hmk"nın 353-(1) b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bend dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir. Kanun 1. maddesinde devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir.
Buna göre;
A)- İşveren kapsamı yönünden devlete ve ona bağlı olmak üzere,
Genel, Katma ve Özel bütçeli daireler,
Sermayesi değişen kurumlar,
Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar,
Belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar,
3460 ve 3659 sayılı kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi devlet kuruluşları,
Yukarda belirtilenlerden olmayan diğer kurum, banka ve ortaklıklar olarak yasada açıkça belirtilmiştir.
3460 sayılı yasa bugün itibari ile yürürlükte olan bir yasa değildir. 3659 sayılı yasa ise, banka ve devlet kurumlarında çalışan memurların aylıkları ile ilgili düzenleme getirmiş ve halen yürürlüktedir. Bu yasanın 1. maddesinde, kapsama giren kurumlar daha ayrıntılı açıklanmıştır.
Bu kapsamda yukarda belirtilen kurumlarca, sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluşlar ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseseler de kanun kapsamına alınmıştır.
Keza 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ekli cetvellerde sayılmıştır. Bu cetvellerde Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri, Özel Bütçeli İdareler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar ve Sosyal Güvenlik Kurumlarında çalışanların kanun kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
Sonuç itibari ile kapsam bakımından, devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlarda iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanacağı görülmektedir.
B)- İşçi yönünden kapsama gelince:
İş Kanunu kapsamına girsin girmesin, yukarda belirtilen devlet ve ona bağlı kurumlarda İş Kanunu’nun 1. maddesindeki tanıma göre işçi sayılan herkes bu alacaktan yararlanacaktır. Kanun, 4857 ve mülga 1475 sayılı İş Kanunu’ndan önceki İş Kanunu’na atıfta bulunmuştur. 4857 sayılı İş Kanunu işçi tanımına 2. madde de yer vermiştir. Buna göre “bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi” denir. O halde bir iş sözleşmesine dayanarak, yukarda belirtilen kurumlarda çalışan her işçiye ilave tediye ödemesinin yapılması gerekir.
C)- Ödenecek ücret yönünde kapsam:
Maddenin son cümlesinde yukarda belirtilen işyerlerinde çalışan işçilere ücret sistemleri ne olursa olsun her yıl için birer aylık ücret tutarında ilave tediye ücreti ödeneceği belirtilmiştir. Devlet ve ona bağlı maden işletmelerinin yeraltında çalışan işçilere, ayrıca bir aylık ödeme dışında birer aylık daha ödemenin yapılacağı Kanun"un 2. maddesinde açıklanmıştır.
Kanun"un 3. maddesinde, işçilere her yıl için birer aylık (yeraltında çalışan işçilere her yıl için ikişer aylık) ilave tediye dışında, birer aylık ücret istihkaklarını geçmemek üzere Bakanlar Kurulu kararı ile aynı oranda bir ilave tediye ödemesi yapılabileceği belirtilmiştir.
Keza kanunun Ek 1. maddesi ile ilave tediyelerin Toplu İş Sözleşmesi ile kararlaştırılması halinde buna sınır getirilmiş ve “Bu Kanun uyarınca işçilere yapılan ilave tediyelerden ayrı olarak, her yıl için her biri bir aylık istihkakları tutarını (hafta ve genel tatil ücretleri dahil) geçmemek şartıyla toplu iş sözleşmeleri ile en çok iki ikramiye daha verilebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Toplu iş sözleşmesi ile yukarda belirtilen kurumlarda çalışan işçilere en çok iki ay daha ilave tediye ödeneceğinin kararlaştırılabileceği, bu miktar üzerinde ödeme yapılacağı şeklindeki düzenlemenin yasal sınırı aşan miktarda geçersiz olacağını kabul etmek gerekir.
Kanun, kapsam içinde olmayan ancak toplu iş sözleşmesi uygulanacak işyerleri içinde ek 2. madde ile bir sınırlama getirmiş ve kapsamda kalmayan işyerlerinde Toplu İş Sözleşmeleri ile en çok 4 aylık, yeraltındaki işyerlerin de ise en çok 5 aylık ilave tediye oranında ücret ödeneceği kuralına yer vermiştir. Ancak bu tür işyerlerinde Toplu İş Sözleşmesi ile kararlaştırılan bu tür ödemeleri ilave tediye olarak değil, akdi ikramiye olarak kabul etmek yerinde olacaktır.
Kanun"un 4. maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını, Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. Ödeme zamanı belli taraflarca kararlaştırılmadığından, Borçlar Kanunu 101. maddesi uyarınca, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır. İlave tediye alacağı yasadan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir.
Aynı madde de ilave tediye alacağının nasıl hesaplanacağı ve kesinti yapılıp yapılmayacağı belirtilmiştir. Buna göre aylık olarak bu alacağın hesaplanmasında, fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete dahil olan ödemeler dikkate alınmaz. Bu düzenleme nedeni ile ilave tediye alacağının bir ay için 26 gün üzerinden hesaplanması gerekir.
İlave tediye alacağından sigorta primleri kesilmez. Ancak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 80/c ve 105. maddeleri uyarınca ücretin eki niteliğindeki bu ödeme, 01.10.2008 tarihinden itibaren sigorta prim kesintisine tabidir.
İlave tediye alacağı, ödeme tarihinde işçinin işinden ayrılmış olup olmadığına bakılmaksızın hak edilen yıl içinde o yerde veya aynı idare, teşekkül ve müesseseye ait muhtelif yerlerde geçmiş olan hizmetlerinin toplamı oranında ve son çalıştığı yerde ödenir. İşçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir.
İşçinin ilave tediye alacağına, esas olacak çalışma süresinin hesaplanmasında iş sözleşmesinin devamı müddetine rastlayan yasal ve idari izinler, hastalık izinleri, hafta tatili ile ulusal, bayram ve genel tatil günleri, çalışılmış gibi hesaba katılır.
Yargıtay Dairelerince benimsenen ortak görüşe göre, Belediyelerin hissedarı olduğu özel hukuk hükümlerine tabi şirketler 6772 sayılı Kanun kapsamında kabul edilmemektedir. Dolayısıyla bu şirketlerin işçilerine ilave tediye ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının, yukarıda belirtilen devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlardan olmayan, özel hukuk hükümlerine tabi şirket işçisi olduğu gözetilmeksizin ilave tediye alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında davacının ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edildiğini, davacının 2013 Ağustos ayına kadar geçici işçi statüsünde maaşlarının belirlenerek çalıştırıldığını ileri sürerek fark ücret talebinde bulunmuş, mahkemece emsal işçi olarak kabul edilen ...’a göre davacının fark ücret alacağı belirlenmiştir. Ancak davacının ücret farkı alacağının hüküm altına alınması için asıl işveren ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olması gerekir. Somut olayda bu yönde açık bir talep olmadığı gibi asıl işveren ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu da ispat edilememiştir. Bu nedenle davacının fark ücret taleplerinin de reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Kaldı ki, emsal kişinin davacı ile aynı konumda, eğitim durumunda kıdemde olup olmadığı, işverenin aynı işi yapan tüm işçilere aynı ücreti ödemesinin gerekip gerekmediği hususları da mahkemece değerlendirilmemiştir.
Anılan yönler gözetimeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.